Nerede sapıttık? Marksizm miydi hatâ? Bizatihî teori miydi? Tek yol devrim miydi? “Devrimci şiddetin doğrusu” yarışları mıydı? Bunun “gizli örgüt” (veya bizim de bir partimiz olsun) yarışlarına dönüşmesi miydi? Gençliğin, tecrübesizliğin, hayatı tanımamışlığın, haddini bilmemesi miydi? Sübjektivizm miydi? Taklitçilik miydi? Hangi adım atılmamalıydı? Ben atmamalıydım?
Abe’nin ölümünden iki gün sonra büyük bir seçim başarısı yakalayan Liberal Demokrat Parti 1947’den beri barışseverlik normuna sahip çıkan Japon halkını bu sefer ikna edebilecek mi? Bir ülkenin ordu sahibi olup olmaması arasındaki tercihi belirleyen, bize laf-u güzaf gibi görünen ama aslında gücünü hukuktan ve kamuoyundan alan o ince çizgi Japonya’da yeniden çizilecek mi? Daha da önemlisi, sıklıkla “Yeni Soğuk Savaş” olarak adlandırılan bu dönemde Asya Pasifik bölgesindeki barışa silahlanmış bir Japonya mı, savunmada kalan bir Japonya mı daha fazla katkı sağlayacak?
Akşener’in Jön Türk hareketini destekleyen, onları hürriyet kahramanı olarak gören, Abdülhamit’i ise müstebit sayan yaklaşımını, sağ kesimde bir farklılaşma şeklinde okumak mümkün. Belli ki İYİ Parti’nin seçmen tabanı, MHP’den farklı bir alana yöneliyor, daha özgürlükçü daha seküler bir yaklaşımı tercih ediyor.
ABD Başkanı Biden’ın oğlu Hunter Biden’a ait olduğu iddia edilen fotoğraf ve video görüntüleri hakkında ABD gizli servisi yetkilileri ilk kez konuştu.
Bir anonim kullanıcı...
İngiliz gazetesi The Daily Mirror, 13 Temmuz Çarşamba sayısının manşetini İngiltere’den Türkiye’ye gönderilen ve Türkiye’de yakılan plastik çöplere ayırdı.. Gazete ekibi Greenpeace ile birlikte Adana’ya geldi ve Adana’daki çöplüklerde dolaşarak İngiliz ürünlerinin ambalajlarını, poşetlerini haberleştirdi. Habere göre 2020’de 200.000 ton, 2022’nin ilk üç ayında ise 150.000 ton plastik çöp Türkiye’ye gönderildi.