Sedat Peker, Kanal 24 ve Akşam’ın da içinde bulunduğu Türk Medya grubunun sahibi Zeki Yeşildağ ve kardeşi Hasan Yeşildağ ile ilgili paylaşımlarına devam etti: “1994 yılında Kapalıçarşı’da kuyumculuk ve döviz işi yapan bir adamın 20 yaşındaki oğlunu kaçırdılar. Öndeki arabada Zeki ve Hasan Yeşildağ vardı. 20 yaşındaki kaçırılan çocuk o arabanın bagajındaydı. Daha sonra çocuğun babası ile beraber İsviçre’ye gittiler. 3 milyon dolar para alındı. Bu parayla Zeki Yeşildağ’ın İsviçre’deki bankalardan dolandırdığı paralar ödenerek suçlamalar düşürüldü. (…) Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni AK Parti kazanınca, zarar eden minyatür park MINICITY’yi belediyeye satmak için Cumhurbaşkanı’na yalvarıp kendisini ikna ettiler. Zarar eden bu park fahiş fiyatla Antalya belediyesine satıldı. (…) Çatlı, Yeşildağ’ın şirketini yazıhane olarak kullanıyordu.”
Balıkesir’deki Burhaniye Kaymakamı’nın Zeytinli Rock Festivali’ni “kamu güvenliği” gerekçesiyle yasakladığı gün, Üsküdar’daki Harem Meydanı’nda AK Partili Üsküdar Belediyesi tarafından binlerce kişinin katılımı ile gençlik festivali düzenleniyordu. Ceza ve Derya Uluğ’un sahne aldığı festivalde semaverleri, termosları ve sandalyelerini alıp gelmiş ailelerle, ellerinde biralar olan gençler birlikte eğlendi. Peki Türkiye gerçekten de ‘Eğlencenin yasaklandığı’ bir ülke mi oluyor? Aynı anda yasaklanan ve izin verilen festivaller ne anlama geliyor?
DEVA lideri Ali Babacan, Yozgat mitingi sonrası gazetecilerle bir araya geldi, Serbestiyet’ten Hilal Köylü’nün sorusuna ekonomik sorunlar yüzünden devlet başkanının ülkeden kaçmak zorunda kaldığı Sri Lanka’yı örnek vererek cevap verdi: “Merkez Bankası, Hazine rezervlerini, yedek akçeleri tükettiler. Ülkenin dayanacak gücü kalmadı. Ülke temerrüt çukurunun içine düşerse, çıkış zor. Sri Lanka’da yaşandı. Devlet başkanı bir günde ülkeyi apar topar terk etmek zorunda kaldı. Acilen TÜİK ve Merkez Bankası yönetimi değişmeli.” Babacan, altılı masanın korkmadan ortak cumhurbaşkanı adayından önce ortak söylem metni hazırlaması gerektiğini de dile getiriyor.
Üniversitelerimizde sivil toplumun üretilme imkanı giderek zayıflamaktadır. Bunun sonuçlarını sosyal medyada ortalama bir Anadolu ilçesi kadar takipçisi olan akademisyenlerimizin paylaşımlarında görebiliriz. Neredeyse hiçbir toplumsal, politik meselede konuşma sorumluluğunu üstlenmeyen; fotoğraf, kitap ve özlü söz paylaşımı yaparak kişisel popülaritelerine oynayan ve her geçen gün birer influencera dönüşen komik bir hali ifade ediyorlar.
Bülent Arınç, AK Parti’nin kuruluş yıldönümünde Gül ve Erdoğan ile birlikte fotoğraflarını paylaştı:
“21 yıl önce bugün Türk siyasetine sağlam bir temel attık. Bugün ihtiyacımız olan ve yüzümüzü dönmemiz gereken değerler bütünü de bu temelde mevcuttur.”