Irak ve Afganistan’a demokrasi getiren Amerikalılar gözlerini son zamanlarda COVID-19 tedbirleri altında yaşayan Avustralya’ya dikti. Texas senatörü Ted Cruz Avustralya’daki aşı yasağını eleştirdi. Amerikalı muhafazakâr yorumcu Candace Owens, Covid önlemleri yüzünden Avustralya hükümetini Taliban’a benzetip “Avustralyalara özgürlüklerini vermek için Avustralya’yı ne zaman işgal ediyoruz?” dedi. Fox News’un en çok izlenen yorumcusu Tucker Carlson Avustralya’nın totaliterleşmeye doğru adım adım ilerlediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İstenmeyen kişi ilan edilmeleri için talimat verdim” dediği 10 büyükelçi kararı Hollanda basınında ana gündeme oturdu. Temsilciler Meclisi, Türkiye'nin Hollanda büyükelçisi de dahil olmak üzere on büyükelçiyi sınır dışı edeceğini açıklamasına sert tepki gösterdi. Muhafazakâr parti JA21’den Derk Jan Eppink, "İnsanları protesto ettikleri için hapse atmak ve eleştirilince büyükelçileri sınır dışı etmek... Türk cumhurbaşkanı aklını kaybetti ve yaşlı bir padişah gibi davranıyor" dedi.
İlk defa bir NATO ülkesi bu kadar çok sefiri istenmeyen şahıs ilan ediyor. Bu dünya genelinde pek görülmüş bir şey değil diplomaside. Hadi bir sefiri ‘Persona Non Grata’ ilan edersiniz ama on büyükelçiyi birden istenmeyen şahıs ilan etmek; ben böyle bir şey hiç hatırlamıyorum diplomasi tarihinde. NATO ülkeleri arasında hiç hatırlamıyorum.
60’lı yıllarda birçok ailenin hayatına yerleşen “klasik piknik sefası”, arabayla menzil, ayrıcalık kazandı. Ankara’da o yıllarda rahatça bulduğu her ağacın altına çöken, evinin arkasında uzayıp giden çayırlara kilimini seren aileler motorize olunca, “piknik” dereli-göllü, çamlı-ormanlı, kaynaklı-çeşmeli diyarlara açıldı. Piknik kumanyaları türlü levâzımatıyla o sayede “piknik kumpanyası”na dönüştü.
Gelelim, politik sektarizm sorununa. Demokrasi niçin ürkütücü? Belki sadece kendi (sosyalist, komünist) partisinin bağımsız adaylarıyla seçimlere katılmak dışında, olağan parlamenter siyasette yer almak neden bu kadar korkutuyor bazı solcuları? Herhangi bir ittifaka girmek; resmen şu veya bu koalisyon içinde yer almasalar bile bazı reformlara dışarıdan destek vermek, neden en büyük günah kabul ediliyor?