Çok parçalılık, muhalif hareketin, birleşenlerinin tek başına ulaşamayacakları genişlikte bir seçmen tabanına yayılmasının da bir ifadesi aynı zamanda. Önemli olan, bu genişliğin aşındırılmadan bir güç birliğine dönüştürülebilmesi. Bu nedenle, bileşenlerin birbirlerini iten yönlerini bırakıp, çeken yönleri üzerine ortak zemin inşa etmelerini teşvik etmek gerekir. Öte yandan, iktidarla olan rekabetin tuzaklı alanlarından da uzak durmanın önemini unutmamakta yarar var.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı silahlı terör örgütü yargılamalarının sayısını gösteren tabloyu değerlendirdi: “Bu tablo utanç verici. Bir ülkede 1,5 milyon insan terörle suçlanıyorsa devlet vatandaşıyla kavga ediyor demektir. Yeter artık davalarla, KHKlarla halkı sindirmeye çalışmayın.”
“Merkel’in ulusal mirası, irrasyonel, narsist veya popülist bir yaklaşım benimseyen insanlar tarafından şekillendirilen bir dünyada ‘rasyonel, pragmatik ve çözüm odaklı’ düşünceyi temsil etmesidir. Belki sıradan bir bakışla, Alman siyasetinin oldukça sıkıcı olduğu görünebilir. Merkel, ülkesine bir liderden beklenen şeyi verdi: Çalkantılı ve değişen bir dünyada sakinliği sesi.”
Bürokratik kurumlar üzerinden güç devşiren ve halk çoğunluğunun taleplerini yok sayan vesayetçi elitlerin üsttenciliği (“elitist üsttenciler”) ile bunlara karşı geniş halk kitlelerinin desteğini alarak çoğunluk oyu üzerinden siyaset yürüten sağ partilerin hoyratlığı (“çoğunlukçu üsttenciler”) arasındaki çekişme karşılıklı kazanma-kaybetme-rövanş süreçleri şeklinde yürümekte; Türk demokrasisi bu iki uç arasında sarkaç gibi gidip gelmektedir.
Almanya’da 26 Eylül’de yapılacak federal seçimler yaklaşırken, Seçim afişlerinde yüzüne çıkartma yapıştıran aktivistleri polise şikayet eden Hristiyan Birlik Partisi adayı, Twitter’da alaya alındı ve daha önce eyalet seçimleri için yarışmış Die Linke adayı Dzalto’nun aynı duruma sempatik karşılığı örnek gösterildi.