Tuğluk’a reva görülenleri anlamak için müracaat edilebilecek bir kavram var: Düşman ceza hukuku. “Vatandaş” ile “düşman” ayrımına dayanır bu anlayış. Ayrımı yapan, siyasal gücü elinde tutanlardır. Onlar “düşman” olarak kodladıklarını hukuki bir özne, hak sahibi bir kişi olmaktan çıkarırlar ve düşmana yapılan her türlü müdahaleye kendiliğinden bir meşruiyet atfederler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dövize endeksli mevduat tedbirini duyurmasıyla birlikte hafta başındaki 18 TL seviyesinden gerilemeye başlayan dolar bugün (23 Aralık) öğleden sonra 11 seviyesinin...
İktisatçı İbrahim Turhan: “Kendime kızıyorum… Yeni Ekonomik Model’in saçmalığı, mevduatların dövize endekslenmesi (DEM), Hazine’nin artan riskleri, ekonomi politikasında tutarsızlıklar vs. gibi konulara odaklanıp işin özünü kaçırdım yine. Oysa gerçeği defalarca görmüştüm. Aynı hatayı yapmamalıydım! (…) It’s always money… Daha fazla söyletmeyin…”
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Kavala için “tutukluluğa devam” dedi. Üye hâkim karara şerh düştü: “Tutuklulukta istenilen amaca adli kontrol tedbirlerinin uygulanması ile ulaşılabileceği değerlendirilerek sanığın durumuna göre ölçülü olmayan tutukluluğunun devamı yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmayarak, sanığa uygulanacak ölçülü bir veya birkaç adli kontrol tedbiri ile tahliyesi görüşü ve kanaatindeyim.”
Sabah başyazarı Mehmet Barlas yazdı: "Tayyip Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri'nde başkan olsaydı bugün herhalde dünya bambaşka bir yer olurdu. Bir kere Afrika'nın yoksul ülkeleri Amerikan Doları'na boğulurdu. Birleşmiş Milletler'deki adaletsiz Güvenlik Konseyi modeli sokağa atılırdı."