Herkes Don’t Look Up, “Yukarı Bakma” filmini konuşuyor. Filmin adı Arap ülkelerinde yaygın olan bir atasözünü hatırlattı bana: “Çok yukarılara bakarsan boynun kırılır…” Bu daha çok hırslı, hayatta daha yüksek yerlere varmak için çabalayan insanları frenlemek amacıyla söylenen bir sözdür. Aslı bilinmemektedir ama despot rejimlerin ağır gölgesinde geliştirilmiş bir savunma mekanizması, bilgelik süsüyle kamufle edilmiş bir hayal kırma metodu olarak da yorumlanabilir.
Ekonomistler, Merkez Bankası’nın bir şapkadan tavşan çıkarma numarasını daha deşifre ettiler. Önce Kerim Rota dile getirdi, ardından Uğur Gürses detaylandırdı.
CHP milletvekili Ali Mahir Başarır Halk TV’de İpek Özbey’in ‘Kadraj’ programında çok önemli bir iddiada bulundu. Başarır, Demirören grubuyla özellikle üçü olmak üzere beş...
Ötekileştirici deyimleri, tabii öncelikle kamusal alanda, ama hele bilim dilinde hiç kullanmamak durumundayız. Kasten yapanlar da var, bilinçsizce de. Geçenlerde Alper Görmüş, Ümit Özdağ’ın kerameti kendinden menkul bir saldırganlık örneğinden hareketle, “onlar” ile “bunlar” arasındaki farka dikkat çekti. Yakın zamanda Serbestiyet’te, çok daha yumuşak, ama gene de yanlış bir örneğine rastladım. Çok yaygın; o kadar ki, bir zamanlar İngilizcede insan karşılığı “man,” insanlık karşılığı “mankind” dememizi andırıyor, sözcüklere yüklenmiş toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri hakkında hiç durup düşünmeden.
TÜİK’in Eylül 2002’den beri en yüksek enflasyon oranını açıklamasının ardından hükümete yakın medyada memur ve emekli maaşlarına gelen zamlar ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ihracat rakamları öne çıktı. Diriliş Postası: “Memur ve emeklinin de yüzü güldü”, Türkgün: “Milyonlar nefes aldı”, Sabah: “2500 TL’nin altında emekli maaşı kalmadı”, “Yeni Şafak: İhracat 225.4 Milyar $”