Manşet

ANALİZ – AK Parti’nin milletvekili transferine bulduğu çare belli oldu, okuyunca akla nedense bir rakam geliyor: 367!

AK Parti hem yeni partilere milletvekili transferini (ve onların böylece seçime girmesini) engellemeye çalışıyor hem “milletvekillerinin iradesine ipotek koyma” damgası yemekten korkuyor. Yani AK Parti’ye hem milletvekili geçişliliğini mümkün kılan hem de geçilen partinin seçime katılmasını mümkün kılmayan bir formül gerekiyordu. Öğreniyoruz ki aranan cinlik bulunmuş.

Tatar Çölü

Savaş, insan hayatının anlamını bütünüyle yitirdiği, kişinin kendisini en çok kendisine kanıtlama ihtiyacı duyduğu zamanlarda ortaya çıkar. Kahraman olmak için düşmanla çarpışmak gerekir çünkü düşman, kendimize kanıtlayamadığımız bütün güçsüzlüklerimizin sembolik ifadesidir.

Gofretten darbeyi kimler yedi?

O geceki paranoyak linç yüzünden gazetelerde adı deşifre edilen reklam yazarı Türkiye’yi terk edip ABD’ye yerleşmek zorunda kaldı. O akşam haklarında tahliye kararı verilen 21 gazeteci tahliye edilmedi ve yeniden tutuklandı. Çoğu üç yıldır hala cezaevinde. O geceki linçten ve tehditlerden sonra Ülker, kendi kurduğu Şehir Üniversitesini de yüzüstü bırakarak Türkiye’den uzaklaştı. O gecenin de katkılarıyla sürekli canlı tutulan darbe psikolojisi içinde 15 gün sonra yapılan referandumda “Evet”ler az farkla önde çıktı ve Türkiye’nin yönetim sistemi kökünden değişti.

Dindar gençler neden sekülerleşiyor? AK Parti gidişi neden durduramıyor?

Muhafazakâr-dindar gençlikteki deizme ve sekülerliğe kayışın başlıca kaynaklarını sıralayınca ilginç bir sonuç çıkıyor ortaya: Bunların çoğu bizzat AK Parti’nin olumlu-olumsuz ‘icraat’ıyla bağlantılı… Yani ironik olarak AK Parti yapıp ettikleriyle, hedefi “dindar gençlik” olsa da aslında dinden uzaklaşan ve sekülerliğe yaklaşan bir gençlik üretiyor.
- Advertisement -

BM: Suriye’de savaşan güçlerin tümünün eli kirli

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin oluşturduğu "Bağımsız Uluslararası Suriye Arap Cumhuriyeti'ni Tahkikat Komisyonu" Suriye ile ilgili raporunu tamamladı. Raporda başlıca dört aktör inceleniyor ve “kimsenin eli temiz değil” sonucuna ulaşılıyor. Bu aktörler şöyle sıralanıyor: Beşar Esad'a bağlı devlet ordusu, Türkiye'nin desteklediği muhaliflerin oluşturduğu Suriye Ulusal Ordusu, omurgasını Halk Savunma Birlikleri'nin (YPG) oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve İdlib'de aktif olan ve eskiden el Kaide'yle bağlantılı olan Hayat Tahrir el Şam (HTŞ). BBC Türkçe'nin konuya dair haberini okurlarımızla paylaşıyoruz.

En Son Çıkanlar