Yerevan merkezli Antik El Yazmaları Müzesi Madenataran’da araştırmacı olarak çalışan akademisyen, hak savunucusu Gayane Ayvazyan son yıllarda özellikle Karabağ meselesi hakkında görüşlerinden, eleştirilerini açıkça ifade etmekten ötürü hedef haline gelmiş, ölüm tehditleri almış ve birçok platformda lince maruz kalmıştı. Ayvazyan yaşadığı süreci, günümüz Ermenistanı’nın insan hakları ve ifade özgürlüğü çerçevesinde Agos’a değerlendirdi.
Boğaziçi Üniversitesi’nde Melih Bulu’nun atanmasına karşı Ocak ayından bu yana süren direnişi kırmak için okulun ağaçlarına bile kameralar takıldı, protestocu öğrencilerin bursları kesildi. Ama geçen hafta kritik bir eşiğe gelindi. Bulu ve atadığı rektör yardımcıları önce kendilerini çeşitli fakülte ve enstitülere vekaleten atadılar. Böylece üniversite senatosunda dört kişi, sekiz oy hakkına sahip oldu. Bu sekiz kişiye yeni açılan Hukuk Fakültesi dekanı ve fakülte temsilcisi de eklenince Bulu’nun senatodan istediği kararı çıkarabilmek için sadece iki oya daha ihtiyacı kaldı. Bu oyları da yeni atanan üyelerle gidermeye çok yakın.
Prof. Rona Aybay Kanal İstanbul’la ilgili “tahkime giderler söke söke alırlar” tartışmasına 1999’da Anayasa’nın 125. Maddesinde yapılan bir değişikliği hatırlatarak katıldı. O yıla kadar kamu hizmetleriyle ilgili yatırımların tahkime götürülemediğini söyleyen Aybay, Serbestiyet’in sorularını cevaplarken, Kanal İstanbul gibi kamu yatırımlarında tahkimin bu değişiklik nedeniyle artık mümkün fakat kamu yararı açısından doğru ve uygun olmadığını dile getirdi.
“Britanya da dahil olmak üzere, Sisi’ye arka çıkanların basmakalıp sözler söylemeyi bırakmasının ve değişim için baskı yapmaya başlamasının zamanı geldi. Mısır’ın on binlerce siyasi tutsağında somutlaşan kolektif insanlık, kafeste tutulamayacak kadar hayati…” The Guardian’ın eski Kahire muhabiri, yazar Jacak Shenker’in makalesi The Guardian’ın sitesinde yayımlandı, makaleyi Perspektif için Evrim Yaban Güçtürk çevirdi.
Cumhurbaşkanlığı, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı sonrası açılan davalar hakkındaki savunmasını Danıştay'a gönderdi. Savunmada, "Çekilme kararı Cumhurbaşkanının yetkisinde" denildi ve konunun yargı denetiminin dışında olduğu öne sürüldü.