Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar bugün (30 Ağustos) Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nı işletme konusunu düşünmeye devam ettiğini söyledi. Oysa dün Türkiye ve Almanya dışişleri bakanlarının yüz yüze görüşmesinin ardından Almanya Dışişleri Bakanı Maas Türkiye’ye, havalimanını işletmeyi üstlendiği için teşekkür etmişti. Bu tuhaflığı nasıl açıklayabiliriz?
Yerli ve milli duyarlılık olmayınca Serbestiyet’te şöyle bir haber okuyabiliyoruz: “Atatürk yaşasaydı hangi partiye oy verirdi?” Belli ki temel eğitimi zayıf bir gence vermişler işi, o da içine bilumum fotoğrafları doldurup sözde haber yapmış. Neymiş? Almanya’nın faşist diye nitelenen aşırı sağcı partisi pankartlarında “Atatürk de AfD’ye oy verirdi” diyesiymiş… Haşa! Atatürk yabancı bir faşist partiye oy verir mi? Bu nasıl bir aymazlık?
Zamanımızın otoriter liderlerinin iktidarda kalmada ve iktidarlarını derinleştirmede yararlandıkları iki büyük kozdan biri, toplumun seçkin sınıfı tarafından küçümsendiğini, horlandığını hisseden kesimlerin ‘seçkin liberal siyaset’e karşı geliştirdiği ve kabaca son 30 yıldan beri elle tutulur hale gelen öfke… Öbürü ise aynı kitlelerin, destekledikleri liderin ‘vatan için’ girişeceği kavgalarda ortaya çıkacak insan kayıplarını (‘şehitleri’) sorun etmemesi…
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının Afganistan Havalimanı’ndan çekilmesinden sonra da dinmeyen “havalimanını kim işletecek” tartışmasında Türkiye’nin karar oluşturmaya çalıştığı zannediliyordu. Fakat dün (29 Ağustos) Almanya ve Türkiye dışişleri bakanlarının Antalya’daki buluşmasında Alman Bakan Maas, “işletmeyi üstlenmeyi kabul ettiği için” Türkiye’ye teşekkür edince mesele anlaşıldı.