Uzun yıllar boyunca Yunanistan Komünist Partisi’nde milletvekilliği ve bakanlık yapan ve geçtiğimiz günlerde hayata veda eden Mikis Theodorakis yaşamının son yıllarında “ulusalcı” çıkışlarıyla gündeme geldi. Aşırı sağcı Altın Şafak üyelerinin izlediği son miting konuşmasından sonra evinin duvarına sprey boyayla “Hikâyen dağlarda başladı ama Syntagma Meydanı’nın pis çamurlarında bitti” yazılmıştı.
‘Hudut Namustur’ pankartını asanlardan Ahmet Çakmak 2 Eylül akşam saatlerinde kaybolmuş ve sosyal medya hesabından pankartın İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu tarafından kendisine para vaat edilerek astırıldığını söylediği bir video paylaşmıştı. Ertesi gün öğle saatlerinde bulunan Çakmak savcılık ifadesinde, videoyu İYİ Partili Selçuk Özdağ’a saldırıyı soruşturan savcıyı ‘uyaran’ Ülkü Ocakları yöneticisi Ömer Şanlı’nın baskısı altında çektiğini anlattı.
Bir buçuk yılı aşkın süredir tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgınının yayılmasına engel olmak için bugüne kadar pek çok tedbir uygulandı. Bu tedbirler ülkeden ülkeye çeşitlilik gösterdi. Bazı ülkeler salgından daha az etkilenirken, uygulanan yanlış politikalar sonucu bazı ülkeler salgını çok daha ağır geçirdi ve geçirmeye devam ediyor. Psikolog Doç. Dr. Sinan Alper’le salgın süreci tedbirlerini, bu tedbirlerin psikolojik boyutunu ve aşı karşıtlığını konuştuk.
Salgın kısıtlamaları ve evden çalışma modeli, Türkiye’nin iki büyük şehrinden Ege ve Akdeniz’e taşınma hareketliliğini hızlandırdı. İstanbul’dan dışarıya göç hareketi yüzde 24 arttı, Ankara’daki artış ise yüzde 87’yi buldu. İzmir ise tersine, göç alıyor. İzmir’e göç yüzde 148 arttı.
Neredeyim? “Dış” korkusunu yazıyordum, çeşitli açılardan. Önemli, çünkü otoriter rejimler ve eğilimler tarafından çok kullanılıyor. Dünya, insanlık, başka ülkeler, uluslararası kamuoyu… sürekli umacı gösteriliyor, bir tür kültürel ve zihinsel, politik ve psikolojik izolasyon uğruna. Bu da, sürekli ergen, korkulu, güvensiz tutulmak istenen bir toplumun, “iç” uygulamaları sorgulamaksızın kabullenmesinin zemini haline getiriliyor. “Dünyada yerini düşmanlıkla alacaksın!” Öyle mi? Bazen düşünüyorum, bunun zıddında, gerçekten özgüvenli ve dolayısıyla barışçı bir Türkiye’yi görebilecek miyim diye. Artık sanmıyor, ummuyorum.