Çocukluk hayalini gerçekleştirebilmek için yalnız ülkesinin değil, bütün bir Avrupa’nın liderliğini gönül rızasıyla, sevinçle bırakan bir lideri, iktidarlarını bir türlü bırakamayan ve bu nedenle son dönemlerinde istiskale varan muamelelere maruz kalan Türk siyasetçilerle kıyaslamak can sıkıcı, hüzün verici bir uğraş ama bu yazıda bunu yapmaya çalışacağım.
AB ülkelerindeki aşı kampanyalarının ilerlemesi sayesinde tüm ekonomiler aynı anda açılınca bir anda artan enerji talebi enerji fiyatlarını tolere edilemez boyutlara ulaştırdı. Uluslararası piyasalarda gaz fiyatları Nisan’dan bu yana dört kat arttı ve bu da işletmelerde ve hanelerde büyük bir sarsıntıya yol açtı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, katıldığı televizyon programında Cumhurbaşkanı adayı olmadığını fakat başbakanlığa talip olduğunu açıkladı. Akşener, “Ben başbakanlığa adayım. Ben MHP'nin genel başkanlığına aday olduğumda her konuşmamda ‘Ben başbakan olacağım' demiştim. Ben tutarlı bir insanım. Başbakan olmak gibi… Başbakanlığa talibim. Başbakanlık seçimi için elbette iddialıyım" dedi.
AK Parti’ye kapıyı kapatmış olan seçmenlerin eski partilerine tekrar kapıyı açmaları “zor” görünüyor ama başka bir kapıya da gönül rahatlığıyla gitmeleri söz konusu değil. Velhâsıl-ı kelâm, iki önemli gerçek var önümüzde: Bir, oyu erimesine rağmen AK Parti memleketin toplumsal tabanı en geniş partisi olma vasfını koruyor. Ve iki, Türkiye’de büyük bir kararsızlar havuzu var ve bu havuza en çok seçmeni AK Parti akıtıyor.
Almanya 26 Eylül günü sandık başına gidiyor. Anketlere ve geçmiş deneyimlere göre, Almanya’yı en az üç partili bir koalisyon bekliyor ve koalisyon görüşmelerinin aylar süreceğine kesin gözüyle bakılıyor. Peki Almanya’daki seçim sistemi nasıl? Koalisyon ihtimalleri neler? Partiler hangi politikaları ön plana çıkarıyor ve ne vaat ediyor?