GÜNÜN YAZILARI

Yeni Doğmak

Zıvanadan çıkmış birkaç doktor, işi gücü onunla bununla fotoğraf çektirmek olan bir müptezel, üç kuruşa tamah eden bir ebe… Böyle birkaç kişi bir araya gelince memleketin lafın gelişi değil gerçek anlamda “canını emanet ettiği” kurumlarında bebek öldürebilecek mi? CİMER’e şikayet düşene kadar nasıl bilinmez? E-nabız şu bu ne işe yarar? O hastanelerde çalışan başka hekimler, hemşireler yok mu? Hepsinin mi basireti bağlanmış? Bu kadar mı kayıtsız, ilgisiz, alakasız, sorumsuz insanlardı hepsi? Her şeyimizde yeniden doğmaya ihtiyacımız var gibi görünüyor. Ama hangi kucakta?

Bir zamanlar MEB

Andre Gidé’in Oscar Wilde’ı yazdığı bölümde ondan aktardığı hikâyedeki gibi halimiz. Dünyada çok günah işlemiş bir adam bütün çıplaklığıyla Tanrı’nın huzuruna çıkar. Ruhu apaçık şekilde ortadadır. Amel defteri bir bir açılmıştır. “Hayatının çok kötü geçtiğine şüphe yok: Sen mademki bütün günahları işledin, seni elbette cehenneme göndereceğim.” der Tanrı. Adamsa, “Beni cehenneme gönderemezsin” der. Nedeni sorulunca, “Çünkü bütün ömrümce orada yaşadım” der, bu kez. Büyük bir sessizlik olur ve sonrasında Tanrı, “Peki, mademki seni cehenneme gönderemiyorum, bari cennete göndereyim” der. Adamsa, “Beni cennete de gönderemezsin!” der. Tanrı, “Niçin seni cennete gönderemez mişim?” diye sorunca, “Onu hiçbir zaman gözümün önüne getiremedim de ondan.” diye cevap verir adam.

Kutsal İncirin Tohumu: Yönetmen Mohammed Rasoulof’un İran rejimine derin eleştirisi

Kutsal İncirin Tohumu, varlığı bile ayakta alkışlanmasını hak eden bir mucize. Film, o dönemde İran’da gizli çekilmiş. Protestolorda insanların sokakta telefonları ile çektikleri videolar aralara serpiştirilmiş. Polis şiddetini, kan kaybeden insanları ve darp edilenleri gösteren bu görüntüler filmin ritmini bozmadan gerçekliğini sağlamlaştırıyor.

Sinemaya muhtaç olan kuşaklar

Bir zamanlar sinema hayatî… Tek kanallı televizyonun deneme yayınının ortaokul yıllarını, TV’nin evlere girmesinin liseyi, renklisinin üniversiteyi, çok kanallısının 30’lu yaşları bulduğunu düşündüğümde bizim kuşak muhtaçtı da sinemaya. Sinema olmasa aynaya bakıp “Ayna ayna, söyle bana benden güzel var mı dünyada!” diye geçecek ömürler. Yanılsama sinemada güzel, umut orada, 32 kısım tekmili birden “aşk” orada.
- Advertisement -

Bahçeli’nin eli, ABD seçimleri ve İsrail

PKK’nın Türkiye’ye karşı savaşı bitirmesinin PKK açısından en büyük kazanımı iddia edildiği gibi Öcalan’ın serbest kalması değil, Türkiye’nin SDG ve YPG’yi bir muhatap olarak kabul etmesi olabilir. Peki, Kandil ve Avrupa’daki PKK’lılar buna ikna olur mu, yoksa bölgedeki kaostan fırsatçılık, harp zenginliği kumarı mı onları heyecanlandırıyor?

En Son Çıkanlar