GÜNÜN YAZILARI

Teğmenler yemini olayında gözlerden kaçan önemli ayrıntı

Sadece ben değil, görebildiğim kadarıyla herkes o ayrıntıyı atladı. Fark ettiğim bu şey, olayın oluş biçimine, olguya, maddi gerçeğe ilişkin çok temel bir detay. Bu ayrıntı, teğmenler yemini olayının gerçekten gelenekselleşmiş bir ritüel olup olmadığını da açıklayacak nitelik ve önemde. Resmi yemin töreninin ardından teğmenler program gereği Kara Harp Okulu içindeki Malazgirt Taburu binasına gidiyorlar. Teğmenlerin bir kısmı, gittikleri binada 5-10 dakika durduktan sonra, 500 metrelik yolu tekrar yürüyerek tören alanına geri geliyorlar, kılıç çatıp, eski yemini ediyorlar.

Hadi Oradan!

İki haftalığına Bodrum Gündoğan Küçükbük'teydim. Ana caddeyi sel götürüyordu. Belediyeye ve esas sorumlu olan Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne durumu anlattım. "Okulların başlamasını bekledik, bütün boruları değiştireceğiz," dediler ve ben ayrılırken bu iş yapılmaktaydı. Görebildiğim kadarıyla şikâyet yapılana kadar oranın ahalisi oldukça duyarsız göründü bana. “Cahil” denilen köylüler ise daha duyarlı.

Okan Buruk taraftar gibi

Galatasaray’ın PAOK maçında sahnelediği oyun,tam da taraftarın istediği tek taraflı dengesiz bir oyun oldu. Okan Buruk, bu oyun sadece hücumdan ibaretmiş gibi, tek mekaniği saldırıymış gibi, yorumlamış ve takımın bütün dinamiklerini bu oyun için cüretkarca seferber etmişti. Dikine düz paslar, kolayca üçüncü bölgeye ulaşıyor ve oradan da en kenara inip fişek gibi cezsahasının merkezine yollanıyordu. Bu eylem dizisinde bütün amaç topu altı pasın içine aktarmak ve oradan herhalde biri vurur diye umutlanmaktan öteye geçmiyordu. İkinci ve üçüncü gol bu mantığın beyhude bir hamallık olduğunu gösterse bile, takım bütün maç boyunca aynı şeyi tekrar, tekrar yapmaktan vazgeçmiyordu.

Dini siyaset aracı olarak kullanan siyasi figürler dine ne yapar?

Geniş toplumsal kesimlerin dinî-ideolojik ‘teori’lere dair algıları, önemli ölçüde teoriyi taşıyan elitler üzerinden şekillenir. O elitlerin hayatı yaşama biçimleri ve davranışları ‘sıradan’ insanların dinle-ideolojiyle kurdukları bağın güçlenmesinde ya da zayıflamasında önemli bir rol oynar. Dinlerin ya da ideolojilerin önerdiğiyle, onları taşıyanların hayatları arasındaki makas ne kadar açılırsa, teoriye duyulan kuşku o ölçüde büyür.
- Advertisement -

Sen fakirliği övemezsin!

Peygamber aleyhissalâtu vesselam fakirleri öven o hadisleri söylerken, bir eli yağda bir eli balda biri değildi. Kendisi dörtyüz odalı sarayda veya sekiz odalı villada yaşarken barakada hayata tutunmaya çalışan bir fakire bu sözleri söylemiş de değildi. Herkes yokluk çekerken herkesten fazla o yokluğa razı olan Hz. Peygamberin diline, hadis olarak bize kadar ulaşan o sözler çok yakışıyordu. Ama o hadisler, saraylardan, villalardan, yumuşak koltuklardan, lüks arabalardan, çok rakamlı banka hesaplarından ve mangal partilerinden arta kalmış ağızlara hiç ama hiç yakışmıyor...

En Son Çıkanlar