GÜNÜN YAZILARI

Nevevî’sini arayan ülke

Vergilendirmedeki mevcut adaletsiz durum, üstüne şimdilik geri çekilmiş gözüken yeni teşebbüs, aklıma, asırlar öncesinden bir hatırayı düşürdü. 13’üncü yüzyıldan, mevhum değil gerçek ve yakın tehlikenin mevcut olduğu, hilafet merkezi Bağdat dahil Müslüman dünyanın birçok şehrini darmadağın etmiş Moğolların Şam’ın kapılarına dayandığı zamanlardan bir hatırayı... Bir tarafta Moğollara karşı Allah yolunda cihad adına yeni vergiler koyan bir sultan olarak Baybars, öte yanda o sultanı adalete çağıran bir âlim olarak İmam Nevevî...

Yüksek İslam-Volk İslam

Tarihsel İslam’da Batı’dakine benzer iki karşıt sosyal sınıf olduğu anlamına gelmez, bu yüzden Mardin’in Yüksek İslam-Volk İslam’ı yeterince açıklayıcı değildir. Selçuklu-Osmanlı’da medrese-tekke olgusu batıdaki dini sosyal olguyla benzerlik göstermez. Emevi ve Abbasiler döneminde “cübbeli kassaslar” sivil ulemaya kök söktürmüşlerdir. Kassas zümreleri Selçuklu ve Osmanlı’da kürsüden, mihraptan halkı Horasan merkezli tasavvufun içine karışmış mitolojik hikayelerle uyutmuştur; bugün de o zümreler üstelik modern iletişim araçlarını kullanarak bid’at, hurafe ve şarlatanlıklarına hız katarak devam etmektedirler.

Açık Radyo’yu cezalandırma arzusu

Açık Radyo bağımsız yayıncılığın –bu ülkede pek eşine rastlanmayan- bir başarı hikayesi. Sayıları binleri bulan programcıları, kurucuları, katılımcıları, destekçileri ile kendi imkanlarıyla ayakta duran, herhangi bir çıkar kuruluşuna, güce yaslanmayan bir girişim. Açık Radyo’nun kendi gücüyle ve bağımsızlığından ödün vermeden ayakta durması birilerini rahatsız etmiş olabilir… Belki Osman Kavala gibi bağımsız sanat ve sivil toplum alanlarında başarılı deneyimler ortaya koymuş bir kişi yedi yıldır hapiste tutulurken, Açık Radyo’nun da varlığını gelişerek sürdürmesi de bir neden olabilir.

‘Terör sıfırlanmıştır’ demenin anlamı…

Öcalan ve Demirtaş’ın da yapacakları şeyler, atacakları adımlar vardır. Öcalan, geçen sefer Kandil’i sürece katamamıştı. Bu kez ne yapabilir göreceğiz… Samimi ve açık bir görüşme yapılması, sürece bir noktadan itibaren TBMM’nin de dahil olması gerekiyor. Yaşadığımız 50 yıllık tecrübe, bir şeylerin yeniden gündeme geldiğini ve şekillendiğini gösteriyor. Belli ki, devlete egemen olan anlayış, bu meselede yeni şeyler yapmak istiyor. Türkiye’yi Kürt meselesinin çözüldüğü bir ortama taşımak istiyor.
- Advertisement -

Sevimli bedbin aranıyor

Bu kez çözüme DEM, CHP ve MHP seçmeninden itiraz gelmeyecek gibi. Zaten uzun zamandır halk ne der diye bir endişeye artık Türkiye siyasetinde yer yok. Totaliterleşmenin bu tuhaf getirisi bu yeni çözüm ihtimaline faydalı bile olabilir. Dış mihraklara gelince; Amerikalılar ve Avrupalılar Türkiye’nin çözüm yönünde atacağı bir adıma engel olmadılar. İran için de çözümün bir götürüsü yok. Suriye’yi de bu rahatlatır. Çok ısrarla bir engel ararsınız, en büyük engel; 100 yıldır beslenip büyütülmüş önyargılar, yersiz korkular, garip paranoyalar ve bütün bunların evrimleşip pür bir Kürt nefretine dönüştüğü baya semirmiş bir ırkçılık ve depresyon kaynaklı bir karamsarlık.

En Son Çıkanlar