Özgürlüğün “seküler” bir hayat tarzıyla yakın ilişkisini gözden kaçırmamak, AKP’nin belediyelerde gerilemesinin nedenlerinin bir bölümünü de bütün “hayat” yatırımını tek bir anlayışa, sevk etmeye çabalayan yanında aramak gerekiyor. İstanbul’da CHP’ye geçen Üsküdar ve Beykoz gibi belediyelerin kent hayatına ne yönde yatırım yaptığını gözlemlemek sanırım bu fikrimi destekleyecektir. Bu beldelere tabiri caizse “direkten dönen” Fatih’i de eklemek gerek. Üsküdar mekanlarındaki Hilye-i Saadet, Gönül Bulutu, Yedi Güzel Adam başlıklı etkinliklerde salonlar hınca hınç dolmadı. Hesaba katılmayan Üsküdar’ın bu dokuya maruz kalmaktan belki de bunaldığı oldu.
Erdem, yanına kolay ulaşılan, Adalıların istedikleri zaman kapısını çalabildikleri, istedikleri gibi konuşabildikleri, şikayetlerini istedikleri tonda dile getirebildikleri bir başkandı. Onun saatlerce basit konularla yurttaşlarca nasıl esir alındığına tanığım. Sabırla dinlerdi. Adalılar onu istedikleri gibi rahatça eleştirdi. Haklı oldukları konular da vardı, haksız oldukları da… Adalılar Erdem’i sevdi. Onu kıymetli bir “hemşehri” olarak benimsediler.
Datailor Veri Analiz Genel Koordinatörü Ahmet Turan Han, 31 Mart’ın rakamlarını Serbestiyet için analiz etti: “%78,6'da kalan katılım son 10 yıllık seçim ortalamasının(%84,4) anlamlı şekilde altında. AK Parti ağırlıklı bölgelerde katılım %7,83 oranında düşerken, CHP ağırlık bölgelerde katılım oranındaki düşüş %1,92'de kalıyor. AK Parti seçmeninin “şer ekseni” olarak görmediği partilere veya adaylara yöneldiğini görüyoruz. CHP’ye yönelim ise çok daha kısıtlı. Ayrışan tek isim yüzde 20 ile Mansur Yavaş. 2019 seçimlerinden bugüne 4 milyon 300 bin, 2023 seçimlerden bugüne 800 bin yeni seçmen vardı. Yeni seçmen tercihleri incelediğinde CHP’ye sempati %50'lere yaklaşırken, AK Parti’ye yaklaşım %22 civarında seyrediyor.
Yaklaşık çeyrek yüzyıldır her seçim sonrasında sergilenen “Bu kökten gerici halkla mecburen buraya kadar”cı fikriyat ilk kez bu seçimde tedavüle sokulmadı (sosyal medyada bile!) Çünkü iktidarı protestonun öne çıktığı seçim bu defa onları memnun eden bir sonuç yarattı. Bu sonuç ‘gericiliğin asla değişmeyecek özü’ teorisini ne kadar zayıflatır?
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin açık ara kazanılması, pek beklenmiyordu. Seçmenler tabanda ittifakı gerçekleştirirken, kutuplaştırma hesaplarını da bozuyorlardı. Toplumdaki birleşme eğilimi bizim sandığımızdan çok daha güçlüymüş. Millet İttifakı’nın siyasi partnerleri olan partilerin hepsi, 14 Mayıs seçiminin ardından, Millet İttifakı’nı terk etmesine rağmen seçmen zemini terk etmediğini gösterdi.