Bugün, biraz önce, New York Times’da bir haber: Putin savaş denmesini yasakladığı savaşın yönetimine doğrudan el koyuyormuş. Ukrayna’nın başarılı taarruzları karşısında, günlük taktiklere karışmaya başlamış. Güney cephesinde generallerine, daha önce ele geçirdikleri Kherson’dan geri çekilmeyi yasaklamış.
Ermenistan ile Azerbaycan arasında, 13 Eylül’de sınır bölgesinde çatışma çıktı. Hemen aynı gün Türkiye’den tepkiler gelmeye başladı. Ama bu tepkiler “Dalaşmayın uşaklar” şeklini değil, “Yaşasın Azerbaycan! Kahrolsun Ermenistan!” şeklini aldı. Dünyaya ırk, soy ve Türklük temelinde bakan politikacılar, yani Cumhur ve Millet ittifaklarının bütünü, Türkiye sınırları içinde yaşayan ve Türkiye vatandaşı olan ama Türk soyundan olmayanlar hakkında ne düşünür? Örneğin Kürtler veya Ermeniler hakkında ne düşünür?
Biri 2021’in (6 Ocak, Trump’çıların Kongre baskını), öbürü 2022’nin (24 Şubat, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı) başlarındaki iki olayın, otoriterliğin yükselişi ve tehlikeleri konusunda demokrasiler üzerinde uyarıcı bir etkide bulunmaması düşünülemezdi. Merak edilen, demokrasilerin bu uyarıcılar karşısında nasıl bir tavır alacağıydı. Ortaya çıkan ‘barbar enerjisi’ karşısında yatıştırmacı bir çizgi mi izleyeceklerdi yoksa kararlı bir tutum mu sergileyeceklerdi? Son iki yılda ama özellikle son aylarda ortaya çıkan bir dizi gelişme, demokrasilerin hem de birlikte verdikleri bir kararla ikinci yola girdiklerini akla getiriyor.
Ekonomi Youtuber’larının bir-iki yıldır konuştuklarının özeti yaklaşık şu: “Dolar, Euro ve Altın patlayacak. Yarın patlayacak. Ertesi gün patlayacak. O da olmadı haftaya patlayacak. Türkiye batacak…” Doların 2023’te, belki 2023’ün ilk yarısında örneğin 25 TL’yi görmesi imkansız değil. Yani bu Youtuber’lar kur konusunda gecikerek de olsa bir şekilde haklı çıkabilirler. Mümkün. Benim rahatsız olduğumsa, aşırı basit bir mantıkla değerlendirme yapılıyor olması.
“Sahnede 90’lar” başlıklı sergi 15 Eylül’de SALT Beyoğlu'nda açıldı. Sergi ilginç bir döneme ışık tutuyor; bağımsız sanat inisiyatiflerinin ortaya çıktığı, etkili olduğu bir tarih aralığını konu alıyor. Sergide, Seretonin etkinliklerinden Aydınlık İçin Yurttaş Girişimi’ne, işlevsiz kalmış mekanlardan sokaklara, özel radyolardan televizyonlara gündem oluşturan; içerdiği eleştiri, hiciv ile kimi zaman politik, kimi zaman da eğlenceli gibi gözüken bir dolu performatif etkinlik de yer alıyor. “Sahnede 90’lar” sergisi 12 Şubat tarihine kadar ziyarete açık kalacak.