Dün gün boyu henüz bir kez bile seçime girip test olmamış, mültecilere karşı yükselen öfke dalgası üzerinde tehlikeli bir sörf yapan Ümit Özdağ’ın tavizsiz Kemalistliği, ırkçılık sınırlarında sık sık sınır ihlali yapan milliyetçiliği, İçişleri Bakanı’nı düelloya çağıran kabadayılığı övülürken, bundan üç yıl önce CHP tarihinin son 30 yıldaki en büyük seçim başarısının altında imzaları olan üç isim ise linç edildi.
Açık ki, Mustafa Kemal ve çevresindeki kurucu kadrolardan Şükrü Elekdağ, Uğur Dündar ve Hande Karacasu’ya kadar tüm Türk büyüklerinin aklında ‘Türk’ ırksal/etnik bir kavramdır, ‘şunun bunun kanıyla karışmamış’ olmakla ilgilidir. Ve Sözcü gazetesinin sadece milliyetçi değil, hem milliyetçi hem ırkçı olduğu su götürmez bir gerçektir.
Ben demiyorum; onlar diyor. Avrasyacıların kendileri birleştiriyor üç ülkeyi. Çin, komünist bir tek parti rejimi. Üstüne üstelik, Şi Cinping tek adam ve ömür boyu parti-devlet lideri. Rusya’da güya çok-partili seçimler yapılıyor. Ama fiiliyatta Putin de tek adam ve ömür boyu lider. Devlet güvenlik polisinin gizli bir birimine istediği suikasti yaptırıyor. Hukukun bağımsızlığı ve basının özgürlüğü diye bir şey yok. Mahkemelere hükmediyor. Medyaya hükmediyor. -- Bu mudur, çok beğendikleri? Türkiye de böyle olsun mu istiyorlar?
Peki, bu kadar iddialı bir Doğu Karadeniz gezisi neden yapılıyor? Malum, 'seçilme şansı' anketlerinin biri bitiyor, diğeri başlıyor. İmamoğlu’nu ve Yavaş’ı önde gösteren sonuçlar açıklanıyor. Kamuoyunda “Kılıçdaroğlu seçilemez” propagandası yürütülüyor. Belki bir yol açılabilir ihtimalini elden bırakmak istemiyor da olabilir.
2004’den bu yana hakkında yazılan tüm yazılar, haberler, iddialar, verilen ifadeler birleşip bir iddianameye döndü. Milli mutabakatla yazılmış bir iddianameydi bu. Sırasıyla ulusalcılar, İslamcılar, cemaatçi polisler, iktidar destekçisi gazeteciler, Gezici komünistler, Pelikancılar hatta bazı gerçek Sorosçular eliyle imece usulü inşa edilmiş bir duvarın altında kaldı Osman Kavala.