Türkiye’de siyaset sanki daha çok, neyin neden yapılamadığını ikna edici sözlerle anlatmak anlamına geliyor. Dayanışma mı dediniz? Alın size bir fotograf, ellerde çiçekler, yüzlerde asılı kalmış birer gülümseme. Hacer Foggo ise, siyasetin, dayanışmanın fotograflarda kaldığı yerde, “görünmeyen dokunulmayan yoksulluğun kendi stratejilerini nasıl yarattığını” anlatıyor. “Çocuklar, olmayan parayla nasıl doyurulur? Elektriği kesilmiş eve nereden elektrik bulunur?”
Suç bazen “kara roman” mertebesine ulaşır, “polisiye”nin gözde stüdyosuna, “sorgu odası”na sığmaz. Ağırlandığı kabul salonu kalabalıktır. Devleti, kurumları, toplumu, polisiyenin ana “cast”ındaki dedektifi, polisi, yargıyı da sorgular. “Suçluyla aynı mahallede doğan polis, çocukluğunda aynı dükkândan şekerleme çalar”, Sir Anthony Hopkins seri katil çıkar. Aynı sokaklarda yayan da dolaşır, makam arabasıyla da…
Alanyaspor teknik direktörü Farioli, futbolun bir oyun olduğunu, bir müzik bestesindeki bütün notaları işaret eden kompozitör gibi, oyunun bütün dinamiklerine tek tek dokunarak herkese...
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) dünya barışını korumada en etkili kurumlardan birine dönüşebilir. Fakat mevcut haliyle her devlet, sadece kendi çıkarına uygun olduğunda UCM’yi göreve davet ediyor. UCM’nin altını oymaya çalışan ABD, Sudan’ın Güney Darfur’da işlediği savaş suçları nedeniyle yargılanabilmesi için BM Güvenlik Konseyi kararı ile UCM’yi yetkili kılmaya çalışmış ve başarılı da olmuştu. Bu tutum, UCM’ye taraf olmayan Türkiye’nin Myanmar’da, Filistin’de veya Suriye’de işlenen suçlar için UCM’yi göreve davet etmesi ile benzerlik gösterir.
Dünyada artık ilk 10’a giren enflasyon sadece ayda bir açıklanan rakamlardan ibaret değil, Türkiye’nin her yerinde, her gelir grubundan insanın hayatına ayrım gözetmeksizin dokunuyor. Bugüne kadar akıp gitmiş hayat düzenlerini altüst ediyor. O hayatlardan birini yani Melek Hanım’ın hikayesini daha yakından biliyorum...