Elimizde iktidarı belirleyecek güç var, ne duruyoruz?” şeklinde bir ruh hali, HDP dışından da teşvik edilerek bir gerilim konusuna dönüşüyor. Kongre konuşmalarında Millet İttifakı temel eleştiri ve uyarı alan taraf oluyor. “Ya bizimle olursun ya da ilk turda bağımsız gireriz” diye tepkili çıkışlar devam ediyor. İşin gerçeği, Millet İttifakı’nın adayı belli olana kadar bu hava sürecek.
Ortaya çıkan görüntüler muhafazakarlar için “iğrenç, büyük günah”, muhalifler içinse bir “işte dincilerin gerçek yüzü” olunca bir adam milyonların kavgasının ortasında tek başına kaldı. Muhtemelen en yakınları bile onu terk etmiştir. Hiçbir suçu olmayan, alakasız bir adam; ailesinin, çevresinin, tanıdıklarınım bir daha yüzüne bakamayacağı bir görüntüsü ülkedeki kutuplaşmanın ortasında çerez gibi tüketildi. Görüntülerdeki “ahlaksızlık” nedeniyle, kimse onun özel hayatının teşhir edilmesinin ahlaksızlığından bahsetmedi. Kimse zaten böyle bir iş yapan adamın da bir haysiyeti olabileceğini düşünmedi. Bu görüntünün Onur Yürüyüşü gününe denk gelmesi, onur yürüyüşüne destek veren bazı ilericilerin bile homofobik ikiyüzlülüğünü ortaya koydu.
Bir milletvekili polise karşı müessif bir fiilde bulununca ortalığı birbirine katan Meclis başkanı, tersi gerçekleşip de bir polis milletvekiline müessif fiilde bulununca tek kelime etmezse, Meclis başkanı yönünden ortaya çıkan tuhaflığı nasıl açıklayabiliriz? Acaba Millet’in birinci olaya ikinciden daha büyük bir tepki göstermesi, Millet’in meclisinin başkanının nasıl olup da bu tuhaflığı göze alabildiğini izahta bize yardımcı olabilir mi?
Düşünüşü, yaşayışı ve bilhassa görünüşü ile dinin kurallarını uygulamada ‘ruhsat’la değil ‘azimet’le hareket ettiği ve belirli şekil unsurları üzerinde haddinden ziyade durduğu, dolayısıyla dinin geniş olan yolunu daralttığı izlenimi oluşturan bir hocanın dinen bir problem görmediği için iştirak etmekten öte bizzat kıldırdığı bir cenaze namazına, müftülükler niye imam ve belediye niye cenaze aracı göndermedi acaba? Burada gerçekten dinî hassasiyetler miydi öne çıkan; ‘millî ve idarî endişeler’ mi?
Bazıları meseleyi kökten çözebileceğini sandığı HDP’nin kapatılması seçeneğini gözden geçiriyor. Bunu gerçekleştirmek amacıyla çeşitli senaryolar üzerinde durulduğunu biliyoruz. Göreceğiz. HDP’nin kapatılmasının ters bir tepkiye neden olabileceği, muhalefete oy vermekte tereddüt eden muhafazakar Kürtlerin de muhalefete yöneleceklerini dillendirenler var.