"Sığınmacı müşteri geldiğinde onu pijama reyonuna yönlendirin. Moda olduğunu söyleyin, indirim yapın, altından girin üstünden çıkın, onlara şu mavi beyaz şeritli pijamalardan satın. Dükkandan çıkarken de giymiş olduklarına emin olun."
Seküliyerlik hem kuramsal olarak hem de uygulamada laiklikle sıklıkla karıştırılır. Oysa ikisi birbirinden farklıdır. Laiklik dünyevileşmenin (seküliyerliğin) özel bir halidir ve Bryan Turner’ın ifadesiyle söyleyecek olursak “seküliyerlik laikliğin hazırlayıcılarındandır
Nasıl olmuş da 1966 ve 1982 yıllarında yayınlanmış iki ayrı kitapta İngilizce ve Almanca’dan “ensest” kelimesi “kızılbaş” olarak çevrilebilmiş? Çünkü Türkiye’nin en popüler sözlükleri de yıllarca böyle çevirmişler. Sorun cehaletten daha büyük.
Tek parti alışkanlıkları kendini bilhassa iki konuda hissettirir: Birincisi, kuvvetler birliğidir. DP’nin programı 1920 ve 1930’da kurulan muhalefet partilerinin gerisinde olsa da, parti temsilcileri başlangıçta kuvvetler birliğine karşı bir tutum takınırlar. Aralık 1948’de Menderes, mevcut anayasanın inkılapların süratli bir şekilde yapılması için kuvvetler birliği prensibini kabul ettiğini ama artık bu anayasanın eskidiğini belirtir.
Çoğulcu demokrasi arayışı gitmiş yerine muhalefeti düşman gören kutuplaştırıcı bir iktidar gelmiş. Benzer bir tablo Polonya’da da yaşanıyor. İçe kapanmacı dış politika, yabancı düşmanlığı almış başını gidiyor. Romanya’nın hali de pek iç açıcı değil. Yolsuzluk, rüşvet iddiaları zirvede. Bu üç doğu bloku ülkesi, bu üç eski sosyalist ülke, uzun bir despotizm acısının ardından yıkılan Sovyet rejimiyle birlikte egemenliklerini kazanmışlardı.