Bodrum bugünkü şöhretini Takrir- Sükun kanununa, İstiklal Mahkemeleri’ne, Türkiye’nin düşünen insanlarına ettiği geleneksel zulümlere borçlu. Şakir Paşa Ailesi dizisinin finaline de bir Mavi Yolculuk yakışır. Ama yine de her şeyi televizyonlarda anlatıp insanların tadını kaçırmanın kime ne faydası var!
İsrail, Katolik Latin Kudüs Patriği Perbattista Pizzaballa’nın Gazze’ye girip Noel ayinine liderlik etmesine izin vermeyince Papa Francis öfkelendi, İsrail’i zulümle suçladı. Bu İsrail ve Vatikan arasındaki ilk kriz değil. Papa Francis daha öncesinde iki Gazzeli Hıristiyan kadını kilise bahçesinde keskin nişancıyla katleden, kiliseleri bombalayan İsrail’i terörizmle suçlamış, Filistin devletinin kurulması gerektiğini söylemiş, soykırım soruşturmalarını desteklemişti. Papa Francis, 1.4 milyarlık Katolik cemaatine her seslenişinde İsrail’i eleştirmeye, İsrail’in dokunulmazlık zırhını aşındırmaya devam ediyor.
Vitrinlere, AVM’lere erkenden gelen “Yeni Yıl”, birleştirilen resmi tatiliyle de uzayabiliyor artık. Hayallerin, “fırsat”ların menzilini uzatan kampanyalarına, şatafatına bakınca da -büyük harfle- Yılbaşı en uzun gün. Çocuklumdan beri hatırladığım “Valla biz de sabahladık” cümlesiyle en uzun gece demek de mümkün. Uğurlarken bile o “an” için 10’dan geriye sayıyorsun. Önceki yıla kısaca “Çektir git!” diyenler de kaideyi bozmuyor.
Beni bu yazıyı yazmaya sevkeden ümit verici nokta şu ki, hem şu anda inisiyatifi elinde tutan ve iç ferahlatıcı mesajlar veren Ahmet eş Şara (Colani), hem Suriye Kürtlerinden (PYD eski eş Başkanı) Salih Müslim’in “toplumsal sözleşme”den bahsediyor olmalarıdır. Ben 30 senedir üzerinde çalışıp kafa yorduğum çözümün bugün Suriye için mümkün olduğunu, mümkün olmakla kalmayıp zorunlu olduğunu düşünüyorum. Suriye için yegane çözüm yeni bir nikah, yeni bir toplumsal sözleşmesidir.
Suriye ve Suriyeliler için hissettiği mutluluğu, “Türkiye’nin emperyal vizyonu”nu övmeden dile getirenlerin sevinci ‘sahih’ sayılmıyor. “Bize yüz yıl önce dayatılan haksızlığı” izale etmek gerekçesiyle son on yılda yeniden alevlendirilen yeni emperyal vizyonun muhtemel tehlikelerine dikkat çekenler bu ülkenin tarihinden habersiz, ruhundan kopuk sayılıyor. Suriye sahnesine baktığında öncelikle Türkiye’nin şân-ı şükûhunu görenlerin oluşturduğu kalabalık, AK Parti’nin son on yılda İslamilikten milliliğe doğru kat ettiği mesafenin büyüklüğünü de gösteriyor.