Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın konuşma tarzında ilginç bir şey var. İzah ediyor gibi yaparken mesele daha karmaşık bir hal alıyor ya da bir şeyi izah ederken devreye yeni bir muğlaklık giriyor. Gazetecileri sakinliğiyle, açıklıyor gibi yapıp açıklamıyor oluşuyla yoruyor ve onlardaki soru sorma hevesini kırıyor. Nevzuhur “kesitsel tarama”da da aynen böyle oldu.
Etyen Mahçupyan, Azerbaycan-Ermenistan savaşı, HDP’ye yönelik operasyonlar ve Türkiye’de iktidarın yapısındaki değişmelerle ilgili olarak Gazete Davul’un sorularını cevapladı. Söyleşiyi Serbestiyet okurlarının dikkatine sunuyoruz.
“Adalet, ehliyet ve liyakat temel ilke olduğunda, kamu hizmeti veya iktidarla ilgili hiçbir alan bir ‘imtiyaz’ alanı haline gelmeyeceği ve hiç kimse ‘ehliyet ve liyakat’ olmaksızın ‘aidiyeti’ üzerinden bir konum edinemeyeceği için devlet ‘sızma konusu’ olmaktan çıkacaktır.”
Bir haber var, yüksek yerlerden geldiği için onu vermek zorundasınız, fakat okurların okuduğundan bir şey anlaması için o yüksek şahsiyetin işaret ettiği şey konusunda da bir şeyler söylemeniz gerekiyor. Ne var ki bazı ‘hassasiyetler’ nedeniyle onu da yapamıyorsunuz ve okurlarınız okuduğundan hiçbir şey anlamıyor. Opak haber böyle bir şey.
Birkaç ay, bazen birkaç hafta, hatta bazen birkaç gün ve hatta birkaç saat içinde foyası ortaya çıkacak bir söz, sahibine faydadan çok zarar vermez mi? Galiba bu varsayım yanlış. Öyle olsaydı Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu sabah gerçeğin ortaya çıkacağını bile bile akşam o ‘müjde’yi verir miydi? Peki, hangi tecrübe siyasetçilere bu pratiğin ‘zararlı’ olmadığını öğretti?