spot_img

İhsan Bilgin

Yanındayız

Sezen Aksu "ben herkesim" demekle kalmayıp en ulaşamayacakları yere, şiire sığınmış.

Paris’in fendi

Hristiyan, Müslüman ve Yahudi nüfus yoğunluğu Paris'i inanç çatışmalarının odağı yapsa da, devletle sivil halk ayrımını kavramış her inançtan insancıl vicdanlar İsrail devletinin Filistinlilere uyguladığı barbarca orantısız şiddete ve mezalime karşı isyanın da odağı oldular.

Pırlanta ve ekmek

TV’lerin rutini haberlerin yandaş olmayanlarının başlıca konusu işsizlik ve yoksulluk.

Trump ağlıyor

Trump aslında seçim sonuçlarına itiraz etmiyor: Ardında içi kırmızı kravat dolu bavulu; Beyaz Köşkün önündeki basamaklara oturmuş, arsız çocuk gibi,  tepine tepine, hüngür hüngür...

Devrimcilerin de sesiydi…

Timur Selçuk, yerine talihsiz bir şekilde Lüttfü Kırdar kongre merkezinin yapıldığı Spor ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşen 1970’lerin Dev-Genç gecelerinin vazgeçilmez sesiydi. Piyanosuyla “Ey dev gençli” diye başladığı marşı sokaklardan sahneye, anonim miting sesinden profesyonel sahne sesine taşırdı.

Batı taklitçiliği

Erdoğan milli eğitimi Batı taklitçiliği ile suçladı. Başta adının milli olması, eğitim sistemimizin pek savunulacak yanı olmasa da biz onun Batı taklitçiliğinden ne anladığını biliyoruz. O Batı'nın sadece emperyalist ekonomi-politik geleneği değil; içinde bilimden, felsefe ve edebiyata Akdeniz’in batı tarafında üretilmiş her şey var.

Bruno Taut’un evi?

Eşi olmayan bir bina daha emlak piyasasında, dolayısıyla geleceği belirsiz. Peki ne işe yarar böyle bir ev?

İnşaat ve bina olarak Ayasofya; mimar olarak Sinan

Neleri sembolize edip temsil ederlerse etsinler, Ayasofya son kertede bir bina, Sinan da inşa edildikten sonra Akdeniz inşaat kültürünün dönüm noktalarından olmuş bu binayı gelecekteki inşaat kültürüne maledip dönüm noktalığını tescillemiş bir mimardır. Günümüzün İstanbul’u devamlı fethetme arzusu da hazımsızlık..

Ayasofya gürültüsü

Hangi inanç sisteminde olursa olsun ibadetin bir sükûnet ortamı istediğinde herkes anlaşır herhalde: O kadar çok gürültü oldu ki müze-cami konusu gündem belirleme taktiği olduğu besbelli.

Yassıada projesinin bastırmayı sürdürdüğü siyasi hatıra

Yassıada’yı müzeleştirmek; 2000’lerin başında ilk genç siviller inisiyatifinin dile getirdiği bir fikirdi. Adını öyle koymasalar da geliştirdikleri çerçeve “ibret hatırası/anıtı” başlığıyla örtüşüyordu. Nasıl oldu bilmiyorum; yirmi civarı yıl sonra iktidar partisi adına demokrasi de iliştirilmiş somut bir projeyle çıktı karşımıza. Siyasi geçmişimizle alışverişini hesaba katan mimari bir açıdan değerlendirmeye çalışacağım.

Postmodern’in şahsi kısa tarihi

Son onyılları tarihin nasıl tarih olduğunu anlayacak şekilde yaşadık. Şimdiki kuşakların kendilerini içinde buldukları koşulların oluşumunun adımlarına onlara eşlik eden araç-gereciyle de birlikte tanık olduk. Kendi deneyimlerimle anlatmayı deneyeceğim.

Salgınlara Venedik kriteri

Yarım binyıl önce veba salgınından, gelen gemileri karantinada tutarak kurtulan Venedik, bu kez aynı dirayeti gösteremeyince koronanın Avrupa kapısı oldu ve kapitalist piyasa kırılganlığının yüzyıllarca gelişmenin ardından nasıl da arttığının karşılaştırmalı ölçütüne dönüştü. Koronanın iklim kriziyle çakışması; metafizik girdaplara kapılmaya hazır modern insanı “Korona doğanın kendini yok eden insandan intikamı mı?” sorusuyla yüzleştirmekte gecikmedi. Ama ne olursa olsun ikisinin zamansal çakışması modern insanın siyasi ve yaşamsal tercihlerini üzerine tekrar değerlendirmeye ve daha şuurlu kararlar almaya teşvik edeceğine dair yeterince işaret var.

Cengiz Bektaş

  Mimarlık sadece bir üyesini değil, öteden beri kendisini temsil etmiş sembolünü de yitirdi. O denli tutkuyla bağlıydı ki meslek onu değil, o mesleği temsil...

Toprak babasını kaybetti

Konfeksiyonun öncülüğünden sonra çevre aktivistliğinin de öncülüğünü üstlenmiş Hayrettin Karaca’yı da kaybettik.

Geçmişten geleceğe felaket

Herkes bugünkü global felaketi hazırlayan geçmişi konuşurken biz binyıllara direnmiş İstanbul'umuzun planlı bir gelecek felaketiyle meşgulüz.

Yalan

Gözbebeği San Marco meydanını sulara gömecek derecede bünyelerine sızmasına rağmen Venedik’in belediye meclisi de iklim değişikliğini inkâr yalanına katılmış.

6-7 Eylül travması

 İstanbul dışındaki çocukluğumda babaannemin Bakırköy’deki evine gelince sokağında oynadığım arkadaşlarımın çoğu isimlerinin farklılığından bildiğim Rum’du. Bir sefer geldiğimde hiçbirini bulamadım. Kısaca memleketlerine gittikleri söylenirken...

İsyan

Türkiye’nin genç nüfusu siyasetin AKP ile, direncin de Gezi ile başladığını sanıyor. Oysa AKP Cumhuriyet Devleti’nin geç Osmanlı’dan devraldığı alelade siyasi angajmanları sürdürmekten öte bir şey yapmadığı gibi; yüzyılın ortasında serpilen Marksist hareket çoktan tavizsiz ve özgüvenli bir muhalif hareketliliğin kaynağı olmuştu. Kaz Dağları’ndaki direnci o geleneğin mirası olarak anlayabiliriz. Ama isyanın hafızası 60’ların yeni filizlenen Marksizm’inde olsa da bugünkü biçimi yeniden anlaşılması gereken özellikler taşıyor.

Şarkı, şaka, proje

Bizi yönetenlerin bizden aldıkları güçle uyguladıkları kabul edilemez kararları karşısında, eleştirinin, uyarının yetmediği durumlarda ne yapılabilir?

Felaket, doğal mı? Sosyal mi?

Hasankeyf’in başına gelecek olanı nasıl adlandıracağız?

Çok alametler belirmişti

Bu kadar siyaset yorumcusu içinde cumhuriyet tarihinin en önemli siyasi vakasının tahlili bana düşmez… Eski yazımda altını çizdiğim alameti hatırlatarak AKP’nin sonunu yorumlayayım:

Bina olarak cami

Osmanlı’nın Haliç siluetinden hiç nasiplenmemiş, mevcut doğal ve yapılı çevreye acımasızca enjekte edilmiş bir cami bu kez de İstanbul’un tepesi Çamlıca’dan gözbebeği Boğaz’ın orta yerine tekinsiz bir gölge olarak destursuzca düştü.

Başakşehir

Taraftarsız takım, şampiyondan önce kulüp/camia olamaz.

İşgüzarlık

İşkenceci Raci Tetik öldü: Hannah Arendt’ten hareketle takınılabilecek yatıştırıcı tutum üzerine:

Notre Dame’ı kim yaptı?

Açık Radyo Metropolitika progamında mimar Korhan Gümüş ile kent plancı Raşit Gökçeli’nin konuşmasında dile getirdikleri gibi: ne ortaçağ ustaları ne de 19.yüzyıl restoratörü Violet le Duc; onu yeniden gündeme getiren Victor Hugo, modern zihinlerde yeniden inşa etti.

Sinyor’suz da kaldık

Klâs lafı onun sıfatı değil, sanki o sözcüğün lügat karşılığıydı. Sırf sahadaki duruşuyla değil, dışındakiyle de edinmişti bu fiziksel, ruhsal karakteri... Tüm zamanların 10 numarasıydı. Maçka vadisinde aynı gün bisiklet yakalı formayla Beşiktaş’a iki gol attıktan sonra atlet fanila formasıyla GS’ye de otuziki sayı atmıştı. Böyle komple spor adamını kim benimsemez? Sporun içinden, dışından ciddiye alıp sevmeyenine rastlamadım. GS’lileri ben teselli etim.

İlle de Fener

  Bazı GS’liler fanatikliklerini Fener düşmanlığıyla körükleyerek canlı tutarlar. Dostum H.Berktay da onlardandır. İktidarın oyları yeniden saydırarak belirsizlik havası yaratıp beraberlik elde etme stratejisini mızıkçılık...

Greta vakası

Liderliğine atanan Trump ile birlikte kapitalizm tüm canlıları mazluma dönüştürürken o hepsinin sığınağı bir tasavvura dönüştü bile… Gönlünce yaşasın.

İstanbul’un otobüsleri

Tayyip Erdoğan’ın İETT otobüsleriyle ilgili hatırladıkları geçerli değil. Yaşadığımız sosyal, fiziki çevre farklılıklarıyla değişik hatıralarımız olması doğal. Ama yakın yaşlarda olduğumuza göre, hatırladıklarımız arasında bazı ortaklıklar olması da beklenir ve konu onlar üzerinden tartışılabilir.

Muammalarımız…

Siyasi cinayetlerin yanı sıra Tekirdağ rakısı ile Samsun çeşitleri de yakın geçmişin bilinmezleri arasındaki yerini koruyor.