Çeviriler

ÇEVİRİ | Aleksey Navalny’nin gösterdiği manevi cesaret hepimizi utandırmalı!

The Times yazarı Matthew Syed: Churchill, Macmillan ve Attlee gibi önemli figürler savaş sırasında erdemlerini kanıtlamışlardı. Günümüzdeki liderlerinse gerçek risklere karşı adeta alerjisi var. Günümüz liderlerinin, ister orduda ister başka bir yerde olsun, kişisel riskler almaları gerektiğini söylemiyorum, ancak kamusal yaşamı yöneten kural ve normların yeniden değerlendirilmesine ihtiyacımız olduğunu öne sürüyorum; belki de her şeyden önce siyasetin bir kamu hizmeti, bir meslek, kendini zenginleştirmekten ziyade kendini feda etme eylemi olması gerektiğini kabul etmeliyiz. Çok uzun zamandır aptalca bir şekilde yüzeysel olana, pürüzsüz olana, gösterişli olana, sevimli olana, şüpheli bir şekilde inandırıcı olana güvendik ve hayatta olduğu gibi siyasette de en önemli olanın cesaretle ifade edilen dürüstlük olduğunu unuttuk. Navalny'nin hayatından çıkan ders de bu değil miydi? Modern Rusya'nın kleptokratik eğilimlerini ifşa etmek için ölmedi mi.

ÇEVİRİ | Masha Gessen yazdı: Putin’in en güçlü muhalifi Alexey Navalny’nin ölümü

Navalny, yıllarca zulme uğramasına rağmen sonuna kadar meydan okumaya ve sürekli olarak nüktedan olmaya devam etti. O ve ben yıllar boyunca Putin ve rejiminin temel doğası hakkında tartıştık: o onların "dolandırıcı ve hırsız" olduğunu söyledi; ben ise katil ve terörist olduklarını söyledim. Komadan çıktıktan sonra ona sonunda onların katil olduğuna ikna olup olmadığını sordum. “Hayır” dedi. Onlar servetlerini korumak için öldürüyorlar. Temelde sadece açgözlüler. Onlara fazla değer veriyordu. Aslında onlar sadece birer katildi.

ÇEVİRİ | Üçüncü Dünya Savaşı’nın imkânsız olduğunu düşünüyorsanız, bunları mutlaka okuyun

Yazar ve yönetmenler uzun zamandır, rehavete kapılmış Amerikalılar konusunda uyarı niteliği taşıyacak, büyük savaşlara dair alternatif tarihler geliştiriyor. iPhone'larımızdan Tesla'larımıza kadar tüm teknolojimizin aynı anda çalışmayı durdurması halinde bu ülkenin içine düşeceği kaosu canlı bir şekilde tasvir eden Dünyayı Ardında Bırak filmi zekice ya da belki de kaçamak bir şekilde, bu dehşet verici kesintinin arkasında kimin ya da neyin olduğunu belirtmez. Mesela Çin’in Tayvan’ı istilasını ele alalım. Amerikan savaş gemileri Tayvan Boğazı'na doğru yola çıkmadan Wall Street panik moduna girerdi. Hisse senetleri %20 düşerdi. Apple %50 düşerdi (çünkü donanımının büyük bir kısmı hala Çin'de üretiliyor); Nvidia da öyle (çünkü çiplerinin büyük bir kısmı Tayvan'da üretiliyor). Her krizde olduğu gibi dolar uluslararası piyasalarda yükselişe geçer, fakat yurtiçinde de genel bir banka kaçışı yaşanabilir ve insanlar ATM'lerde sıraya girebilirdi. Tüm bunlar size tuhaf ya da fantastik gelebilir. Ancak 7 Aralık 1941'de Pearl Harbor'da başlayan olağanüstü küresel çalkantıdan çok daha uçuk değil.

ÇEVİRİ | İsrail’in Gazze’ye saldırısı liberal politikacıların inandıklarını iddia ettikleri her şeyde bir çatlak yarattı

Guardian’dan Nesrine Malik yazdı: Anglo-Amerikan siyasi zümre için Gazze, bir meşruiyet krizinin ifadesi haline geldi. İsrail'in saldırganlığına karşı gereken tepkiyi vermedeki yetersizlik Gazze'den çok daha fazlasıyla ilgilidir. Gazze'de yaşanan olaylar bütün bir siyaset modelinin ve bu modelin temelini oluşturan varsayımlardaki kusurları ortaya çıkarmıştır. Eğer liberalizm etik ve istikrara dayalı bir yönetim biçimi sunamıyorsa, o zaman ne işe yaramaktadır?
- Advertisement -

ÇEVİRİ | Elif Şafak: Yakılan kitaplar, yakılan yazarlar ve Marzia

Elif Şafak, Bit Palas’ın Mine Kırıkkanat’ın bir romanından intihal olduğuyla ilgili tartışmalı mahkeme kararının ardından yazdı: “Bazen anavatanım Türkiye'ye ve onun yazar ve şairlerine kötü davranmasına ve onları incitmesine kızıyorum. Bir yazar olarak sevgiyle ve özenle kurguladığınız, hayali bir kurgu dünyası inşa ettiğiniz her kitap, şu ya da bu grup tarafından kolayca hedef gösterilebiliyor, iftiraya uğrayabiliyor ve yetkililer tarafından dava edilebiliyor. Ruhumun tekrar tekrar ezilmesinden yoruldum. Sadece bir yazar olduğum için fanatikler, bağnazlar ve aşırı milliyetçiler tarafından saldırıya uğramaktan, damgalanmaktan ve etiketlenmekten yoruldum. Fakat kendimi çok kötü ve umutsuz hissettiğimde, Marzia'yı düşünüyorum.”

En Son Çıkanlar