Bitcoin fiyatının yeniden zirveye ulaşması ve El Salvador ile Küba'nın bitcoin'i kanuni para olarak tanıma kararı almasıyla, kripto para birimleri hayatımızın bir parçası olmaya devam edecek gibi duruyor. Peki, bunun para ve siyaset üzerinde ne gibi etkileri olacak?
Financial Times’dan James Shotter ve Henry Foy yazdı: Bir zamanlar AB'nin doğuya yayılma sürecinin en büyük başarısı olarak görülen Polonya, Avrupa entegrasyonunun kilit oyuncularından biri olmak yerine, son yıllarda AB'nin en isyankar üyesi haline geldi. Jaroslaw Kaczynski'nin muhafazakâr-milliyetçi Hukuk ve Adalet (PiS) partisi 2015'te iktidara geldiğinden beri, Varşova ve Brüksel arasında defalarca şiddetli çatışmalar yaşandı. Bu çatışma zamanla öylesine alevlendi ki, Polonya'nın bir zamanlar düşünülemez olan bir şeyi yapıp yapamayacağına dair sorular gündeme gelmeye başladı: Brexit'te izlenen süreci takip edip AB'den ayrılmak.
Washington Post’un Berlin Büro Şefi Loveday Morris, gazetesinde kaleme aldığı değerlendirmede Nisan ayında Macaristan’da yapılacak seçim öncesinde altı muhalefet partisinin, otoriter-popülist lider Orban’a karşı yarışacak ortak adaylarını belirlemek için yaptıkları ön seçimi anlatıyor. Muhalefetin ortak adayı, Demokratik Koalisyon'un adayı solcu Klara Dobrev’i yenen muhafazakâr Peter Marki-Zay.
Son on yılda Orta ve Doğu Avrupa'da iktidara yükselen ve demokratik normları küçümseyen Çekya Başbakanı Babis gibi popülistler siyasi olarak yenilmez görünüyorlardı. Ancak muhalefet partileri ideolojik farklılıkları bir kenara koyup, ülkenin demokrasisini alaşağı etmesinden korktukları bir lideri defetmek için birleşti ve zahirde yenilmez görünen Babis’i alaşağı etti.
Carnegie Europe’da Marc Pierini imzasıyla yayımlanan bir makalede, önümüzdeki seçimlerden sonra Türkiye'yi yöneteceklerin dört temel alanda reform yapması gerekeceği savunuluyor: Siyasi mimari, hukukun üstünlüğü, ekonomi ve savunma.