Sinan Ateş iddianamesinde, azmettirici olarak suçlanan sanıklar Tolgahan Demirbaş ile Doğukan Çep arasındaki bağ ile ilgili herhangi bir bulgu ve değerlendirme bulunmuyor. İddianamede, hem Emniyet hem savcılık sorgularında birbirleriyle ilgili soru sorulduğuna dair bir bilgi de yok. Ancak iddianamede, eski Ülkü Ocakları yöneticisi olan Demirbaş’ın, suikasttan 9 ay önce, sanıklardan birine Sinan Ateş’le ilgili attığı bir mesaj dikkat çekiyor: “Onun ipini çekmişler”
İHH Genel Başkan Yardımcısı Osman Atalay, Serbestiyet için yazdı: Gelinen noktada İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği, Dünya Müslüman Alimler Birliği ve 57 İslam ülkesinin sahip olduğu maddi ve manevi potansiyeli, Filistin’in uğradığı işgalleri, katliamları ve son Gazze Soykırımı’nı önleyememiştir. Gazze ve Türkiye kamuoyunun iktidardan beklentisi çok yüksekti. Fakat ne devletin ne iktidarın askeri ve ekonomik gücü Gazze konusunda kamuoyunun beklentilerini karşılayacak durumda değildi. Suudi Arabistan, Mısır, BAE, Suriye, Irak, Lübnan, İran ve Türkiye ulusal sorunlarının kangren haline gelmiş olması sebebiyle Filistin konusunda inisiyatif alamıyorlar.
31 Mart yerel seçimleri öncesinde Gazze’de yaşanan soykırımla ilgili harekete geçmemekle eleştirilen AK Parti, seçimde aldığı kötü sonuçların ardından İsrail’e yönelik bir dizi adım attı. Nisan ayında İsrail’e 54 parça ürünün satışı yasaklandı, Erdoğan Hamas liderini İstanbul’da ağırlayıp poz verdi, Hakan Fidan Doha’ya giderek Hamas ile müzakereler gerçekleştirdi ve Türkiye’nin UAD’de İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olacağını açıkladı. Son olarak bugün Türkiye, İsrail ile tüm ticareti durdurma kararı aldı.
Türkiye, Güney Afrika’nın İsrail’e Uluslarası Adalet Divanı nezdinde açtığı davaya katılma kararını uygularsa bunu yapan üçüncü, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi devletler arasında ise ilk devlet olacak. Davaya katılım iki ayrı şekilde mümkün olabilir ve bugüne kadar davaya katılım talebinde bulunmuş olan Nikaragua ve Kolombiya ayrı yolları tercih ettiler. Türkiye’nin iki yolun avantaj ve dezavantajlarını iyi değerlendirmesi bu noktada çok önemli.
Lenin Ne Yapmalı’da açıkça söyler bunu: “İşçi sınıfı, günlük ekonomik mücadeleleri içinde, kendiliğinden siyasi bilince ulaşamaz; siyasî bilinç dışarıdan verilir.” Tuhaf bir şey değil mi, “kendisinin” olduğu söylenen bilince, kendi kendine ulaşamaması? Fakat doğru, çünkü işçi sınıfının olan “devrimci bilinç” diye bir şey yok aslında. Dolayısıyla Lenin’in iddiası bir itiraf niteliği taşıyor. Peki, nasıl oldu bu? Fransız Devriminin yükselişi ve sonra geri çekilmesi, bir devrimseverlik kültürü doğurdu. Kamusal alanda, bir önceki devrimi kaçırdığına hayıflanan, bir sonraki devrimi ise özleyen, bekleyen, uman politize bir aydın kesimi oluştu. Marx ve Engels de böyle iki genç aydındı.