Biden’ın Dışişleri Bakanlığı için düşündüğü ismin, ‘alter egosu’ gösterilen dış politika danışmanı Antony Blinken olduğu iddiaları güçlendi. Blinken, 1999 yılında Bill Clinton’ın TBMM’de yaptığı konuşmanın metin yazarıydı. Clinton’ın, Öcalan’ı adil yargılanma şartıyla Türkiye’ye teslim ettiğini açıklayan isim olmuştu. Obama döneminde Suriye politikalarında Türkiye ile ters düşmüştü. Suriyeli Kürtlerin silahlandırılmasını savunan bir makale yazmıştı. Blinken, 15 Temmuz darbesinden sonra Türkiye’yi ziyaret eden ilk ABD’li yetkiliydi.
Abdullah Naci: “En nihayetinde geleceğimiz yer Aleviler ve cem evleri meselesi olacak, Kürtler ve anadilde eğitim hakkı olacak, bağımsız medya vs olacak ama çok zaman ve enerji kaybediyoruz. Kürtlerle, Alevilerle, başörtülülerle kavgalı hiçbir siyasal projenin bu coğrafyada tutma şansı yok. Kürtlerden, Alevilerden, dindarlardan veya sekülerlerden herhangi birinin mutsuz olduğu bir Türkiye'nin de mutlu olma şansı yok.”
New York Times’ın dört ünlü muhabiri ABD istihbaratına dayandırdıkları haberde, El Kaide’nin başına 14 milyon dolar ödül konmuş liderlerinden El-Masri’nin saklandığı Tahran’da öldürüldüğünü yazdı. İran, kanlı bıçaklı olduğu El Kaide liderinin Tahran’da öldürüldüğü haberini hemen yalanladı. Bu çarpıcı haberin izini diğer haberlerde sürdük.
Türkiye’de son dönemdeki yargı kararlarına bakılırsa, bir eleştirinin hakaret olup olmadığı söyleyen kişiye göre değişiyor. Hükümet yetkilileri ifade hürriyetini en ileri liberal demokrasi standartlarında kullanırken, muhalefet ve vatandaşlar için yerli ve milli standartlar uygulanıyor. Erdoğan ve Soylu kullandığında ifade hürriyeti kabul edilen sözler, onlara karşı kullanıldığında bir anda hakarete dönüşüp soruşturmalara konu oluyor. Arşivlere girip ifade hürriyetiyle ilgili bu yaman çelişkileri araştırdık...
Eski MB Başkan Yardımcısı, Gelecek Partili İbrahim Turhan: “Yarın (19 Kasım) en az 475 puan hatta belki biraz da üzerinde bir faiz artırımı bekliyorum. Kur artışı büyük bir sorun, faizin artırılması gerekiyor. Ekonomi yönetimi milli geliri sadece sabit tutmayı başarabilseydi, akıl almaz uygulamalarla Türk lirasını itibarsızlaştırmasaydı, beş yılda 475 milyar dolar ya da kişi başına 5.875 dolar daha fazla gelirimiz olacaktı.”