ANALİZLER

ANALİZ | Varlık Fonu’nda beş yıl sonra başlayan ve bir anda sönümlenen tuhaf yolsuzluk soruşturması

Uzun süredir yolsuzluktan hiçbir üst düzey yöneticinin yargılanmadığı Türkiye’de Haziran ayında ilginç bir haber duyuldu: Türkiye Varlık Fonu’nun ilk Başkanı Mehmet Bostan ile siyasi çevrelerin yakından tanıdığı iş insanı Bülent Göktuna, devleti 25 milyon dolar zarar uğratmaktan tutuklanmıştı. Tuhaf olan iki kritik ismin karıştığı iddia edilen yolsuzluğun 2018 yılında tespit edilmiş olmasıydı. Beş yıl sonra birden gelen tutuklamadan birkaç hafta sonra, iktidara çok yakın olan eski Başkan Bostan serbest bırakıldı. İşadamı Göktuna ise hala içeride. Bostan, savunmasında “Göktuna ismini ilk defa, Binali Bey’in beni yönlendirdiği Salih Orakçı'dan öğrendim” dedi. Orakçı ve bağlantılarını ise Türkiye ilk kez Sedat Peker’in ifşaatlarından duymuştu. Bu tuhaf yolsuzluk soruşturmasının izini sürdük.

Gözaltı nedeni: AK Parti’ye yakın parktaki bankta “İç güçler sebep enflasyon sonuçtur” döviziyle sessizce oturmak

AK Parti İstanbul İl Başkanlığı’nın yakınlarındaki parkta zamlara tepki gösteren dövizlerle oturan Nurettin Koç isimli vatandaş gözaltına alındı. Tekstil işçisi olan Nurettin Koç, parktaki bir bankta “Zam Zamdır, Güncelleme Değildir”, “İç Güçler Sebep, Enflasyon Sonuçtur”, “Kamuda Tasarruf Ne Zaman?” yazılı üç dövizi tutarak sessiz bir protesto gösterisi yapıyordu.

ÇEVİRİ | Kundera evine neden hiç dönmedi?

Çek Cumhuriyeti eski Paris büyükelçisi ve siyaset bilimci Petr Drulak, geçen ay hayatını kaybeden Milan Kundera’nın komünizmin yıkılmasından sonra neden Çek Cumhuriyeti’ne dönmediğinin hikayesini yazdı. Kundera’yı ülkesinden koparan olaylar zincirinin ucu 1950’lerin sonunda tanıştığı, siyaseten anlaşamadığı, 1989’dan sonra Cumhurbaşkanı olan eski dostu yazar Vaclav Havel’e ulaşıyordu. Kundera’ya yönelik saldırılar Havel’in yakın çevresinden gelmişti. Havel’e çok yakın bir gazete, Kundera’yı Komünistlere muhbirlik yapmakla suçlamış, hakkında dava açılmasına neden olmuştu. 1984’de Kundera’nın Nobel alamamasını sağlayan Çek yazarlar dilekçesinin de arkasında Havel’i parlatma lobisi vardı.

“13. asırda yazılan kitabın metin analizini yapmak sizin için bir lüks olabilir”

Dr. Ahmet Abdullah Saçmalı, üniversite tercihi yapacak gençlere Türkiye'de sosyal bilim dalları seçerken dikkatli olmaya çağırıyor: "Aslolan hayatta kalmaktır her şeyden önce. Eğer hayattayken geçiminizi sağlayamıyorsanız; artık sizin için müzik yapmak, sosyolojik analizler yapmak, 13. yüzyılda yazılan kitabın metin analizini yapmak sizin için bir lükse dönüşüyor. Karar verirken ilk yapmamız gereken şey bence yaşadığımız yerin özelliklerini göz önünde bulundurmak."
- Advertisement -

Dünyada liberal değerler örseleniyor, Türkiye’de popülist otoriter iktidar normalleşiyor, muhalefet pusulasız

Ali Bayramoğlu: “Liberal ekonominin ve ona bağlı olarak bütün o liberal değerlerin bir örselenme yaşadığı muhakkak. Silahlanma, devlete önem verme, güçlü olma, güçlü lider üretme gibi toplumlardaki insanların güven duygusunun sistemden çok kişiye, şahsa yönelmeye başlaması, güce yönelmeye başlaması bunların sonuçlarından bir tanesi. Dünya 1980'lerde ve 1990'ların ilk yarısında çok kültürlülüğü veri alan, çok kültürlülüğün değer olarak skalanın en tepesine konduğu bir istikamette ilerliyordu. Bugün bunun tersini görüyoruz. Türkiye'de de benzer bir hal yok mu? Popülist ve otoriter iktidar tabiileşiyor, yavaş yavaş yerleşiyor. CHP ve İYİ Parti’deki pusulasızlık, şahısların daha çok vurgulanmasının da popülist dalga ve bunun izdüşümleriyle ilişkisi yok denemez.”

En Son Çıkanlar