Mısır’da 3 Temmuz 2013’teki Sisi darbesinin ve 14 Ağustos 2013’de 1000 insanın öldürüldüğü Rabia Katliamı’nın 10’uncu yıldönümü. Rabia Meydanı’ndaki eylemlerin organizatörlerinden Mısırlı siyasetçi Mahmud Fethi o günleri anlattı: “Mursi halka ‘ordumuz saygındır, ona direnmeyin, benim hayatımın hiçbir önemi yoktur’ dedi. Erdoğan ise halka ‘meydanlara çıkın, bunlar bizim ordumuz değil, orduya ve devlete isyan etmiş bir gruptur’ dedi. “Mursi güçlü ve hükmedebilir bir görüntü verdiğinde insanlar etrafında toplandı; ama zayıflığı ortaya çıktığı anda insanlar ona saldırdı, küfretti”. “Devlete karşı çıkıp sonra sanki temizmiş gibi devletle işbirliği yaparsanız sonunda devlet sizi yiyip bitirir.” “Sisi seni devirecek diye Mursi’ye çok söyledik. Bize hep ‘hayır, o bizim adamımız’ cevabını verdi. “Rabia’da 1000 insanın öldürülmesini planlayanın bizzat Sisi olduğu söyleniyor.” “Sisi’nin 27 Temmuz’da Türkiye’ye geleceği haberleri vardı, ama gelmedi, gelmeyecek de. Çünkü…”
Sığınmacı Hakları Platformu üyesi, insan hakları aktivisti Taha Elgazi: “Esad 6 Ağustos’ta SkyNews’e verdiği röportajda ‘Mülteciler nereye dönecekler? Suriye’de altyapı yok, elektrik yok, su yok. Dönmeleri şu anda imkansız’ dedi. Yıllardır “Suriye’de hayat normal, insanlar refah içerisinde yaşıyorlar, mülteciler neden dönmüyor’ diyen bazı siyasetçilerin bu açıklamadan sonra utanmaları gerekiyordu. Bu insanlar yıllardır ‘Suriye’de her şey güzel’ propagandası yaparken Esad’ın kendisi bunları yalanladı.”
2022’de erkek çocuklara en çok konulan ismin Alparslan olması üzerine tartışmaları “Türkiye’de Özel İsimlerin Tarihi” kitabının yazarı Doğan Gürpınar ile konuştuk: “1970’lerin Soğuk Savaş sağcılığında da Malazgirt bir sembol. 2010’larda AK Parti, Malazgirt vurgusunu tekrar yükseltiyor ve Alparslan ismi tekrar yaygınlaşmaya başlıyor. Bu Diriliş Ertuğrul dizisiyle başarıya ulaşıyor ve Göktuğ isminin fantastik bir yükselişini görüyoruz. Ve yine Alparslan: Büyük Selçuklu dizisi de yine Alparslan isminin birinci olmasında muhtemelen etkilidir.“
Kuşadası Belediyesi’nin düzenlediği Kuşadası Sokak Festivali’nde Giritlililerin salyangoz yahnisi (hohlus) ikram edilmesine günlerdir hakaret ve tepkiler sürüyor. Yemeği yapan şef Zeynep Tankaş’la konuştuk: “65 yaşındayım, salyangoz yemeğini 100 yaşındayken vefat eden babaannemden öğrenmiştim. Hala da biz Giritlilerin en özel misafire çıkardığımız yöresel yemeğimizdir. Giritliler bu yemeğe hohlus derler. İnsanlar bu salyangozları sokaktan topladığımızı sanıyorlar. Biz sadece 1 Haziran – 15 Ağustos tarihleri arasında doğadan topladıklarımızı yiyoruz. Ağustos’un 16’sında salyangozlara elimizi bile sürmeyiz. 30 kilo yaptığımız söylenmiş ama 50 kilo yaptık ve hepsi 10 dakika içerisinde bitti. Ben bu eleştirileri dikkate almıyorum. Kültürümüzü yaşatmaya devam edeceğim. Açalım Kuran-ı Kerim’i, gerçekten haram diyorsa ben her cezaya razıyım.”
Suriyeli sosyalist, Alevi gazeteci ve siyasetçi Bassam Yousef, Suriye’ye davet edilen Batılı Youtuber ve influencerların çizdiği “Suriye eski günlerine döndü” anlatısına itiraz ediyor: “Suriye devrim öncesine değil, 20. yüzyıl öncesine, yani 1800’lere dönmüş durumda. Elektrik, su, yakıt, gaz, ekmek, yiyecek yok. Suriye halkının yüzde 90’ının günlük kazancı yarım doların altında; yiyecek yemek bulamıyor. Evet, savaş zenginleri var: savaş ağaları, insanların evlerinden hırsızlık ve yağma yapanlar, işlerini alanlar... Onlar sahilde yüzüp eğlenecek, restoranlarda karnını doyuracak tabii. Bunların oranı Suriye toplumunun topu topu yüzde 4’ü eder. Ailem Suriye’nin sahil bölgesinde ikamet ediyor. Mülteciler ülkede kalan ailelerine para yollamasa içeridekiler karınlarını doyuramaz. Suriye’ye elektrik 1920’de gelmişti; ne acı ki 100 yıl sonra halk elektriksiz yaşamaya mahkûm edildi. Bu savaşın en büyük kaybedeninin Aleviler olduğu kanaatindeyim. Ölen çok oldu. Sokakta 25-40 yaş arası genç görmeniz çok zor.”