Demokratik bir seçimde azınlığa düşen iktidardan bir “devlet darbesi” bekleyenler; Erdoğan’ın buna tevessül edeceğini düşünenler yanılıyor. Gidip gitmemek bir arzu meselesi değil, mecbur kalma durumu. Rövanşistlere de kötü haberim var. Türkiye değişecek ama onların öfkelerini tatmin edecek yöntemlerle değil.
Erdoğan sosyal medya hesabından birlik mesajı verdi: “Türkler, Kürtler, Araplar, Sünniler, Alevilerle birlikte toplumumuzun tüm kesimleri, Türkiye’nin bütün renkleri kazanacak. Hristiyan’ıyla, Musevi’siyle, Süryani’siyle farklı inançlara mensup tüm vatandaşlarımız kazanacak. 14 Mayıs inşallah hepimizin bayramı, gurur günü, Türk demokrasisinin şöleni olacak…” Erdoğan’ın paylaşımı şaşkınlık yarattı: “Sanırım Cumhurbaşkanı'nın Twitter hesabı birileri tarafından ele geçirilmiş…”
Yine birkaç eleştiri denemesi. Yine kapanan köşeler, kapatılan sosyal medya hesapları. Ve sessizlik. Beş yıl daha yine kırılmalar, küstürülmeler, uzaklaştırılmalar, can sıkıntıları. Sonra seçimlere bir kala yine sabır tavsiye eden ümitvar bir dava yazısı. Ama beş yıl sonraki Türkiye’de Aydın Ünal’ın davasından geriye ne kalacağı da sabır tavsiyesiyle “son kez Reis” yazmasına bile sabredilip sabredilmeyeceği ise meçhul. Hiç bitmeyen kredi açılan bir iktidar en sonunda her şeye rağmen kendisine destek verecek insanların kaygılarını, eleştirilerini neden dikkate alsın ki?
İbrahim Turhan: "Ekonomideki sorunların çözümü ekonomi yönetiminin tekrar rasyonelleşmesi ile mümkün", "Bu ekonomi modeli ile bundan 5 yıl sonra, bundan 10 yıl önceki kişi başına milli geliri vaat edebiliyorsunuz."
“Erdoğanizme veda, seçim sonrası Türkiye’nin yönelebileceği ilk istikamet. Lakin, parçalı siyasi tablo ve yatkınlıklar bu istikametin derinleşmesini engelleyebilir. Daha da kötüsü, bu tablo ve yatkınlıklar ikinci bir istikametin, gömülü bir Erdoğanizmin önünü açabilir…” Mesut Yeğen’in Perspektif için kaleme aldığı yazısı…