Hasan Cemal’in “Pervin Buldan'dan TİP'e gönderme: Yeşil Sol Parti dışında atacağınız her oy AKP'ye yarar, tek adresimiz Yeşil Sol'dur, sakın aldanmayın!” tweet’i tartışma yarattı. Bölgesinde TİP’in bir milletvekilliği kazanması durumunda Hasan Cemal’in Meclis’e girmesi kritik hale geliyor. Ya da ikisi birden seçilemiyor ve bir milletvekilliği AK Parti'ye gidiyor.
CHP Genel Merkezi İstanbul 3. Bölgede anket yaptırdı. Ankete göre 2018’de yüzde 25 oyla bölgeden 9 milletvekili çıkaran CHP’nin oyu yüzde 30’a ulaşıyor ve bu oyla 12 milletvekili çıkarabiliyor. İYİ Parti ve Yeşil Sol Parti’nin de 3’er milletvekili çıkarması bekleniyor. Bölgede Erkan Baş’ı aday gösteren TİP’in oyu yüzde 1’in altında. TİP yüzde 3’e ulaşırsa bir milletvekili çıkarıyor. Ama bu milletvekili İYİ Parti ya da Yeşil Sol’un bir eksik milletvekili çıkarması anlamına geliyor.
İktidarın “Manav Amca”lı reklâm filminin başındaki ve sonundaki müzikal “Bi daha, bi daha…” nakaratı, kulağıma Millet İttifakı’nın seçime uyarlanan “Sana söz yine baharlar gelecek”i seslendiren Levent Yüksel’in o ünlü “Bi daha” şarkısını bağırıyor. Fikrimce AK Parti’nin o filminin yapımcıları o şarkıyı duymamış. Yoksa şarkıdaki “Bi daha, bi daha” nakaratının “Tövbeee, tövbeee!”ye bağlandığını görüp, hemen vazgeçerlerdi.
Yeşil Sol Parti’nin Kadıköy Yoğurtçu Parkı’ndaki “Bahar Şenliği”nde konuşan Pervin Buldan: “Yeşil Sol Parti dışında atacağınız her oy AKP’nin işine yarar bu böyle bilinsin. İttifak içerisinde başka partilere verilen oylar ittifaka yazılmaz. Her partinin kendi hanesine yazılır. Başka partilerin ‘Hiçbir farkımız yok. Bize de oy verirseniz, kazanırız’ demesine sakın aldanmayın. Tek adresimiz Yeşil Sol’dur, başka adresimiz yoktur sevgili halkımız.”
Bu yazının esas sorusu şu: Evet, Erdoğan seçmeninin motivasyonu ağırlıklı olarak kimlik karşıtlığından besleniyor, güçlü bir duygusal bağlılığı ifade ediyor. Kötüye giden bunca şeye rağmen kulağını muhalefete açmayan, eli o tarafa gitmeyen bir sosyolojiyle karşı karşıyayız. Peki; bundan şikâyet eden, kızgınlık besleyen laik muhaliflerin hepsi gerçekten rasyonaliteyi mi temsil ediyorlar? Hakikaten kimlik duygularını aşabildikleri bir düşünce dünyasından mı konuşuyorlar?