Akdeniz Üniversitesi’nin üç öğrencisi kaldıkları KYK yurtlarında bir ay içinde intihar etti. Muhammet Kaya ile aynı yurtta kalan ismini açıklamak istemeyen bir öğrenci intiharları, yurdu ve o sabaha karşı yaşadıkları şoku Serbestiyet’e anlattı: “Olay arkadaşın kaldığı odada yaşanmıyor, her katın kendine ait çalışma odası var oradan atlıyor. Her türlü ihtimali düşündüm ancak mantıklı bir yol bulamadım. Oradan sizi kimse atamaz. Bunun bir intihar olduğuna inanıyorum. Yurtta bir baskı ile karşılaşmadım, ne bana yapıldı ne de bir başkasına yapıldı. Bu üç arkadaşımın ölümünde ortak olarak gördüğüm tek şey, bunların aynı yurtta ve aynı ay içerisinde olması. Ülkemiz gençlerinde ne yazık ki alışılmış bir durum haline geldi intihar.” İntiharları araştırtan DEVA Partisi Antalya Gençlik Çalışmaları Başkanı avukat Erdem Ateş: “Birçok öğrenci ile görüştük. Cemaat ve tarikat yapılanmasından söz ediyorlar.”
İçişleri Bakanlığı, rütbelerini sökme talebiyle Hanefi Avcı’ya açtığı soruşturmada beş yıl hapis yatmasına neden olan Haliçte Yaşayan Simonlar kitabında anlattığı hatıralarını suçlama olarak yöneltti. Bakanlığın, ’1975-1976 yıllarında 8-9 ay gibi bir öğretim döneminde Ankara ilinde FETÖ’nün etkisi altında olan ışık evlerinde kaldığınız’’, ‘’90’lı yılların sonunda Üsküdar’da bir dershanede FETÖ/PDY silahlı terör örgütü lideri ile görüşmenizin olduğu‘’, ‘’Bir dönem çocuklarınızın FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne müzahir okullarda eğitim aldığı” anlaşılmaktadır” suçlamasına Avcı, 19 sayfalık ifadeyle cevap verdi: “2010 yılında hükümetin cemaatle yan yana olduğu bir zamanda Haliç’te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli kitap yazarak tüm toplumu uyarmaya çalıştım. Bunun karşılığı olarak FETÖ nün organizesi ile tutuklandım. Böyle bir geçmişe sahip biri olarak şimdi bana 2010’da yazdığım kitapta yer alan bazı konuları, sanki dün olmuş gibi sorularak ceza gerekçesi oluşturmak makul değildir. Soruşturmanın esas gerekçesi ‘Yakalanan her uyuşturucu satıcısının devleti yönetenlerle fotoğrafı çıkıyor’ açıklamam.”
Serbestiyet yazarı Etyen Mahçupyan, Turkey-Türkiye tartışmasını ve Soner Yalçın’ın “Erdoğan’ın gitmesi için devleti yıkmayın” çıkışını Serbest TV’ye değerlendirdi: “Bu bir tür büyüklük ve yayılmacılık algısı. Yani, insanlar ne kadar çok Türkiye derse, bu ne kadar yerleşirse o kadar daha biz kendimizi iyi hissedeceğiz”, “Soner Yalçın diyor ki; ‘Bu gerilimi devam ettirirseniz devleti de yıkma durumunda kalırsınız. Tayyip Erdoğan’a alternatif aramaktan vazgeçin, Tayyip Erdoğan üzerinden bir şey arayalım.’”
Dezenformasyonla mücadele gerekçesiyle hazırlandığı iddia edilen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto: “Gazetecilerin haberlerini engelleyecekler”, Çağdaş Gazeteciler Derneği İstanbul temsilci Uğur Güç: “Teklifte en önemli madde dezenformasyon ile ilgili olan kısım”, hukukçu Kerem Altıparmak: “Asıl amaç yalanı engellemek değil, muhalefeti sindirmek ve susturmak olduğunu öngörmek çok güç değil.”
Gezi Davası’nda 18 yıl hapis cezasına çarptırılan isimlerden Hakan Altınay’ın eşi Hande Yalnızoğlu Altınay: “Hakan toplumun her kesimine konuşabilen bir insan. En çok önemsediği şeylerden biri ‘akranların helalliği’ meselesi. Onun için en son bir dayanışma metni yayımlandı. O metinde ‘bizler Hakan’ı tanırız, kefiliz’ deniyor. Hakan’ın Gezi eylemleriyle ilişkisi gözlem yapmak amaçlı olarak parka bir iki defa gitmek ve bir toplumsal olay olarak Gezi’yi sosyal bilimci kimliğiyle izlemek. Oradaki farklı kesimlerden insanların dayanışma halini, şenlik halini önemsemek. Bunun ötesinde eylemci olarak, 'organizatör' olarak, 'finansör' olarak Gezi ile bir ilişkisi yok."