Serbestiyet’e konuşan çadır üreticisi firma sahipleri çadır malzemesi üreten fabrikaların “Kızılay’la anlaşmamız var” diyerek kendilerine hammadde vermediği için üretimi durdurmak zorunda kaldıklarını söyledi. Yağmur Branda’nın sahibi Mehmet Adıgüzel: “Özel sektör, malzeme tedarik edebilirken günde toplam 100 bin çadır üretiyordu. Şimdi Kızılay’ın kendi yaptığı ve yaptırdığı en fazla 10 bin civarındadır.” Çağdaş Branda’nın sahibi Erdoğan Bayar: “İhtiyaç sahiplerine çadır yetişmez. Depremzedeler kendileri arayıp bir tane, iki tane çadır sipariş ediyor.”
Adıyaman’daki İsias Otel’in enkazında Güneydoğu Anadolu Bölgesi uygulamalı eğitim gezisinde bulunan turizm rehberleri ile rehber adayları kafilesinden 31 kişi hayatını kaybetti. Onlardan biri olan Ali Osman Aydın, depremin hemen ardından WhatsApp gruplarından sesli mesajla yandım istemişti: “Biz dışarıyı görüyoruz. İnsanlar bize ulaştı ancak insanların yapabileceği bir şey değil. Buraya AFAD’ın gelmesi lazım, vatandaşla olmuyor. Belden yukarımız sağlam, belden aşağımız beton altında ezildi. Göz göre göre soluyoruz.”
“Osmanlı İstanbul’unda Kahvehanenin Müziği ve Sosyal Topoğrafyası” konulu yüksek lisans tezini tamamlayan müzisyen Çağlar Fidan’la, 16. yüzyılın ikinci yarısından günümüze İstanbul kahvehanelerinin geçirdiği değişimi konuştuk: “İstanbul’un semai kahvehanelerinde şehrin tulumbacı, hamal, kayıkçı, yorgancı kalfası, kahvehane çırağı gibi sosyoekonomik anlamda dezavantajlı sınıfının icra ettiği ve dinlediği eserler; tezimin içeriğinin tamamını kaplamasa da beni en çok heyecanlandıran şey bu sınıfın müzik zevkiyle tanışmaktı.”
Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesine bağlı 2 bin nüfuslu Harmanlı beldesi, 6 Şubat’taki depremlerden sonra adeta bir hayalet şehre döndü. Arama-kurtarma ekiplerinin gelmediği beldede depremin üzerinden günler geçmesine rağmen enkazların kaldırılmasına başlanamadı. Depremde yaralanan belediye başkanı, başkanlık binasının ilk katının çöktüğü beldede eli ve ayağı alçıda, gelen yardımları organize etmeye çalışıyor.
Türkiye’de Kürtçe kitap yayınlayan ilk yayınevi olan Avesta Yayınları’nın internet sitelerine erişim engeli getirildi. Yasağı, Avesta Yayınları’nın sahibi Abdullah Keskin ile konuştuk: “1995 yılında kurulduk. Kuruluşumuzdan beri kitaplarımıza yasak gelmesine alışığız. En azından eskiden bir yargılama vardı, DGM’ye gidiyorduk, bir-iki yıl sürüyordu yargılama. Genelde de erteleme kapsamına giriyordu sonunda. Artık o da yok. Benim şahsi bir tweetim de var dosyanın içinde. 2016’da atılmış. Herhangi bir suç unsuru barındırmıyor. Düşünün, hepimizin gözü, kulağı enkaz altında kalan binlerce insandayken, emniyet ne yapıyor? Geriye dönük sosyal medyada bir tarama yapıyor.”