Sosyal medyada birçok AK Parti muhalifi, “O gün geldiğinde” sloganıyla 14 Mayıs seçimlerine gönderme yapan Yeni Rakı reklam filmine olumlu yorumlar yaptı. Ancak bir kısım muhalif, reklamın AK Parti’nin işine yarayacağı düşüncesiyle kaygılı yorumlar paylaştı. “Reisçi” hesaplar ise rakı reklamının muhaliflerce sahiplenilmesinin AK Parti’ye küskün seçmeni geri getirebileceğini düşünüyor. Bazı AK Parti yanlısı hesaplar ise “O gün geldiğinde” kutlama yapmaya hazırlanan ve yurtdışında yaşadığı anlaşılan reklam filmi karakterlerinin “firari FETÖ’cüler”i temsil ettiğini iddia etti.
Birlikte yürütülmelerini yasaklayan açık bir normun olmaması tek başına Cumhurbaşkanı yardımcılığı ile belediye başkanlığını yürütmek için yeterli olmayacaktır. Aynı akıl yürütme ile bir kişinin hem bakan hem belediye başkanı olması da mümkündür. Bu nedenle bu konudaki norm yokluğu sistematik yorum ile yorumlanmalı, mevzuat hükümleri tutarlılığını ve iç bütünlüğünü koruyacak şekilde ele alınmalıdır. Yalnızca “yasak yoksa serbesti vardır” ilkesi ile hareket edilmemeli, iki görevin birlikte yürütülmesi hakkındaki bir Danıştay kararında belirlenen tespit ve sakıncalar dikkate alınarak bir sonuca varılmalıdır.
Yeğen: “Akşener’in açıklamaları seçim sonrasında HDP, Kürtler ve Kürt meselesi konusunda bugünkünden farklı şeyler telaffuz edebileceğini gösteriyor. Akşener’in kimi söyledikleri HDP’liler ya da muhalifler tarafından beğenilmedi farkındayım ama konuşanın eski bir MHP’li ve İYİ Parti’nin lideri olduğunu unutmamak lazım…” Coşkun: “Kılıçdaroğlu’nun, hele de bir cumhurbaşkanı adayı olarak, HDP ile görüşmesine Akşener’in ‘Hayır’ demesi düşünülemez. Akşener ‘HDP masaya gelemez’ diyor. Ama zaten ne HDP’nin böyle bir talebi var ne de Masa’nın böyle bir tercihi.”
Anayasa hukukçuları, Anayasanın seçimlerin sadece savaş nedeniyle ertelenebileceğini hükme bağladığını söyledikten sonra ne kadar büyük olursa olsun bir depremin ‘savaş’ sayılamayacağını anlatmak için bin dereden su getiriyor. Bu görüşe ben de katılıyorum, ama öyle olduğunu göstermek için anayasa metninden öteye gitmeye gerek yok.
Prof. Dr. Ergun Özbudun: “Kutsal kitabın yakılması ifade özgürlüğü değildir, kamu düzenini tehdit eder”, Prof. İlhami Güler: “Hakaret ve aşağılamaya benzer tepki verilirse onların derekesine düşmüş olunur”, Fikret İlkiz: “Dinsel nefreti körüklemek ifade özgürlüğü koruması altında değildir”, Bülent Şahin Erdeğer: “Kur’an böyle durumlar için vakur tavır öneriyor, fakat her Müslümanın Kur’an’ın ideal bilincine sahip olmadığı muhakkak. Dolayısıyla kutsallara yönelik hakaret ve provokasyonlar iyi niyetli ama öfkesine yenilen birçok dindarın kamu düzenini bozmasına neden oluyor.”