Taha Kılınç, Çin’in Uygur Bölgesi’nde geçirdiği 8 günü ve bugüne dek bölgeyle ilgili bilinmeyen uygulamaları anlattığı “Kayıp Coğrafyanın İzinde-Doğu Türkistan Seyahatnamesi” kitabı Serbestiyet’e anlattı: “Çin’in götürdüğü gazetecilerin açık dediği camiler müzeye çevrilmiş; hatta bara, otele çevrilenler var. Çin’in, onları götürmedikleri yerlere girdik. Cami avlusunda Çin’e bağlılık yemini ettirilen yaşlı amcaları, karakolun içinden geçen bir otobanı, Türkiye’den geldiğimizi duyunca sevincini gizlice göstermek zorunda kalan bir insanı gördüm. Sokaklarda ne turist gördüm ne de başörtülü bir kadın. Uygurlar, araçla benzin almak için istasyona girerken, yolcuları indirmek zorunda. Uygurlara çadır, dürbün, teleskop satışı yasak, Uygur evlerindeki kesici aletlerin hepsi QR koduyla nüfus cüzdanlarına işlenmiş. Türkiye’ye dönüşümden sonra Pekin, diplomatik kanallardan kitabın yayımını engellemeye çalıştı.”
Yıldıray Oğur, Serbestiyet Editör Toplantısı’nda gündemi yorumladı: “İlk defa bir adam Nobel’i hak edebilmek için çalıştı. Bu barış çalışmalarındaki en büyük motivasyonu bu ödül zaten o yüzden Cuma’ya kadar yetiştirmeye çalıştı. ABD’deki Cumhuriyetçilerin kafası “Charlie Kirk suikastıyla İsrail’in bağı var mı?” diye karıştı. İsrail’in Katar’a saldırısı bardağı taşırdı. Trump’in İsrail’e basıncı bu anlaşmayı getirdi."
Ahmed Şara’yı “Colani”den Şara’ya dönüştüren akıl hocası olarak bilinen ve şimdi Şara’nın siyasi danışmanlığını yapan İslami hareketler uzmanı, gazeteci Ahmed Muvaffak Zeydan, Serbestiyet’e konuştu: SDG milislerine tavsiyem eğer tavsiyemi kabul ederlerse şu: Yeni dönem milislerin devri değil. Yeni dönem devleti inşa etme dönemidir. Kanaatime göre, Suriye devletini beraber kurabiliriz. Bir kesimin yıllardır Suriye'nin petrol ve gaz kaynaklarını çalması düşünülemez bir şey. Suriye nüfusunun yüzde 1'i 10 yıldır tüm Suriyelilerin kaynaklarını çalıyor.