Esas itibariyle, Holokost birbiriyle paralel ve aynı zamanda çatışık iki literatür üzerinde yükselmektedir. Çoğunlukla Alman menşeili tarihsel kaynaklara odaklanan tarihçiler, sıradan Almanların ekseriyetinin Hitler’in Yahudilere yönelik takıntılı düşün yapısını paylaşmadığı hususunda muayyen bir konsensüse ulaşmıştır.
Tarihten yeterli derecede ibret alınmamış olacak ki, aynı hata şimdi de Suriye’de tekerrür ediyor. Türkiye, bu kez de Suriye’de bir Kürt koridorunun oluşmasını yaşamsal bir tehlike olarak görüyor. Bunun önüne set çekmek için de bir askeri müdahaleyi göze alacağını belirtiyor ve tamamen yanlış bir yerde duruyor.
Dört ülkeye yayılmış Kürt kardeşlerimizle, yeni bir dünya oluşturabiliriz. Bu düşünceyi ilk önce rahmetli Turgut Özal ortaya atmıştı. Hayal gibi görünen bu hedefi yeniden önümüze koyamaz mıyız?
PYD cephesinde ciddi değişim gözlenmediği sürece Ankara’nın PYD’ye karşı tutumu değişmez. Mevcut gidişata bakılırsa bu politikanın yakın zamanda değişme ihtimali de yok.
Hiçbir ülkenin anayasal sistemi veya siyasal yapısı, kendi yerelliğini dışlayarak kurulamaz. Kurulursa da, er ya da geç başarısızlığa uğrar. Bugün parlamenter sistem açısından örnek gösterilen Almanya ve İngiltere, başkanlık sistemi açısından örnek kabul edilen ABD, başarılı pratiklerini, kendilerine özgü kurumlar, kurallar ve ihtiyaçlar temelinde geliştirdikleri sisteme borçludur.