Yasama parlamentonun önemli bir işlevidir ama tek işlevi değildir. Devlet aygıtını yapılandırma, seçme, onay verme, uygun bulma, denetleme gibi ülke seviyesinde egemenliğe ait tüm işlevler, parlamentonun görev ve yetki alanındadır veya olmalıdır.
Terörü teşvik eden, terörizm övgüsü yapanları koruyan bir hukuk sistemi olamaz, olmamalı. Hendek terörünü savunan, öven, destekleyen ve bunun da ötesinde gençleri “hendek direnişine” davet eden siyasilerin ölümlerde en az PKK kadar sorumluluğu var. Gençleri teröre, hendeğe davet etmek düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamının dışında görülmeli.
Paranın etkili olduğu en önemli konu muhakkak ki mültecilerin hukuki haklarını garanti altına alan kimlik kartlarının elde edilme süreci. Devletin entegrasyon konusunda henüz tam kararını verememiş olması, bu konuyu muğlaklaştırıyor. Dolayısıyla nispeten zengin olanların sorunlarının çözülmesi mümkün hale gelirken bu durum mültecilerin kendi içindeki sınıfsal ve sosyal ayrışmayı körükleyebiliyor.
Dokunulmazlıkların kaldırılması havayı olumlu yönde değiştirmez, tam tersine berbat kılar. Çünkü Kürt meselesi siyasidir ve siyasilerle çözülür. Siyasi aktörler güçsüz olabilirler, yanlış yapabilirler, limitleri zorlayabilirler. Lakin bunların hiçbiri onların siyasi alanın dışına sürülmesini haklı kılmaz.
Ortak bir seküler hayat tarzını koruma kaygısının, somut ekonomik, dinsel ve sınıfsal farklılıkların hepsini silikleştirebildiği, geri plana atabildiği yepyeni bir dünyadayız...