Son bir ay içerisinde AKP, üstelik seçimde önemli bir oy kaybına uğramasına rağmen, epeyce sağlam bir psikoloji sergiledi. AKP’siz bir hükümet ihtimalinin olmadığı ortaya çıktı. Ama daha önemlisi Suriye konusunda savunduğu tezleri ABD’ye önemli ölçüde kabul ettirdi.
Sandıktan zaferle çıkan ve TBMM’de 80 milletvekiliyle temsil imkânı edinen HDP inatla AK Parti düşmanlığını sürdürüyor. Bu düşmanlığı HDP eş başkanları ve bazı üyeleri Türkiye’de, eş Başkan Demirtaş ayrıca yurt dışında dile getiriyor.
Sahip Akıl’ın ölümü PKK medyalarında yine failsiz, üç harfliler kategorisinden verildi: “Cizre'de yola döşenen patlayıcının sivil bir minibüsün geçişi sırasında patlaması sonucu 1 yurttaş yaşamını yitirdi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan iki kez kendisine yöneltilmesine rağmen bu soruyu pas geçti. Öcalan ile ilgili olarak bir değerlendirme yapmaktan özellikle kaçındı. Erdoğan'ın bu tutumu dikkat çekiciydi. Benim çıkardığım sonuç devletin Apo'yu hâlâ gözden çıkarmadığı yönünde.
Kendimi bu kadar çıplak ve savunmasız kıldım. Kasım Voyvoda gibi, zırhımı çıkardım, kılıcımı attım, atımı kovaladım. Dev bir Jan Hobordanski çıkarın karşıma, kalın siyah zırhları içinde. Bakın, neler neler kazanacaksınız. Yeter ki, yeter ki, dün de sorduğum veçhile, PKK’nın savaş hedeflerinin neden benim öne sürdüklerim değil de bambaşka şeyler olduğunu, bana ve herkese, bütün kamuoyuna tane tane anlatıversin. Meydanda dikilip beklemeye devam ediyorum.