Bildiğim hakikat şuydu. Ne o seküler kadının bana “Hepiniz Arapsınız, hepiniz hırsızsınız” ithamı doğruydu, ne de milliyetçi muhafazakâr taksi şoförünün “Gene de Çinli Çinlidir” çok bilmişliği.
Herkes politikaların düzelmesiyle birlikte giden Kürt oylarının geri geleceği kanısında. Hattâ bugün erken seçim yapılsa, söz konusu oyların en azından büyük bir bölümünün geri geleceğine inanıyorlar. Bu ise, soruna tamamen normal siyaset çerçevesinde baktıkları; karşılarında hiç öyle karşı konulmaz ve geri dönülmez bir “mahalle baskısı” görmedikleri anlamına geliyor.
Son haftalara bakarsak: AK Parti ile HDP arasındaki gerilimli ilişki; seçimden sonra da, aynen devam ediyor. Buna bağlı olarak, Öcalan üzerindeki tecrit de sürüyor.
Türkiye’nin önünde Kemalizm’den post Kemalizm’e yumuşak bir şekilde geçme, kesimler arası geçişliliği artırma, ülkenin büyük kimliksel meselelerini çözme, arkaik bir modernlik anlayışının ayaklarımıza vurduğu prangalardan kurtulmamızı sağlama imkanı duruyor. Böyle bir işbirliğinin bu yumuşak geçişi bir anayasal metin olarak düzenleme ve topluma onaylatma şansı çok yüksek.
Suriye'ye bir askeri müdahale gündemde değil, zira Türkiye bu müdahaleye gerek kalmadan başarılı bir dizi diplomatik girişim ve kamuoyu baskısı ile taleplerini ABD nezdinde kabul ettirmiş ve tehditleri savuşturmayı başarmış durumda.