Kuşkusuz 2022 yılının en büyük olayı, Ukrayna’nın işgali oldu.
Ukrayna bir günde düşmedi
Putin emri verdi, Rus ordusu Şubat ayında Ukrayna işgaline başladı. Batı işgal hakkındaki uyarılarında her ne kadar haklı çıksa da Zelensky ve Ukrayna’nın direnişi konusunda yanıldı. ABD, Zelensky’i Kiev’den kaçırma planı yaparken Ukrayna direndi, kaybedilen toprakları 2022 sonuna doğru geri almaya başladı, Zelensky dünyadaki en popüler liderlerden biri oldu. Türkiye’de her konu hakkında konuşan, postal sesi duyunca kendinden geçen bazı isimlerin tespitlerinin aksine Zelensky kaçmadı, Rusya Kiev’i 3 günde işgal etmedi, Ukrayna ordusu kurşun sıkmadan teslim olmadı. Batı yaptırımları sürdürdü, ABD Ukrayna’ya 100 milyar dolar yardım verdi, birçok ülke Ukrayna ordusuna ağır silahlarla destek oldu. Ukrayna, Putin’in göz bebeği Kırım Köprüsü’nü havaya uçurdu, Rusya’nın içindeki askeri üsleri SİHA’larla vurdu.
Ukrayna savaşındaki en büyük efsane ise Bayraktar drone’ları oldu. Ukraynalı göstericilerin Rus askerlerine baka baka kıvançla söylediği Bayraktar şarkısı 2022 yılının en iyi şarkılarından biri oldu.
2022’de meşru taleplere karşı silah kullanan sadece Rus ordusu olmadı. Dünyanın birçok yerinde demokratik gösteri hakkını kullananlar sert müdahaleyle karşılaştı.
Geleceğini darağacına yollayanlar
22 yaşındaki İranlı Kürt genç kadın Mahsa Amini, başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından tutuklandı, gözaltındayken hayatını kaybetti. İran rejimi, cenazesine müdahale etti. Rejime yönelik tepkiler haftalardır süren gösterilere sebep oldu. İran, Ekim ayından beri sokakta. İran, tutuklanan göstericilere idam cezası veriyor, ailelerine dahi haber vermeden gencecik insanları tiyatro mahkemelerin verdiği kararlarla idam ediyor. İranlılar ise idam kararlarına, sert polis müdahalesine rağmen hala rejime yönelik tepkilerini açıkça dile getiriyor.
Boş beyaz kağıtlar, boşa mı havaya kaldırıldı?
Rusya’da savaş karşıtları, Çin’de pandemi önlemlerini protesto edenler ellerinde boş beyaz kağıtlarla sokağa çıktı. Boş beyaz kağıtlar göstericilerin demek isteyip de diyemedikleri eleştirileri temsil ediyordu. Rejimler mesajı anladı, göstericilere sert bir şekilde müdahale etti, hapis cezaları verildi. Rusya’da birçok muhalif gazeteci tutuklandı, ülkesini terk etti, gazeteler, kanallar kapatıldı. Putin’in “özel operasyon” dediği işgale “işgal” diyenlerin üzerine devlet çöktü, fakat yine de talepler susturulamadı. Rusya’da hala rejimi eleştirenler var, muhalefet yurtdışından da olsa sesini yükseltiyor.
Canlı yayında Putin’i protesto eden Rus spiker, polis eşliğinde getirildiği mahkeme salonunda dahi “Ölü çocuklar rüyanıza girsin” pankartını gösterdi, polisler pankartın kameralar tarafından çekilmesini engelleyemedi.
Gösteriler hep hüsranla sonlanmadı, Sri Lanka’da hayat pahalılığını ve yolsuzluğu protesto edenler başarılı oldu, başbakan istifa edip ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Ülkeyi aile şirketi gibi yöneten Rajapaksalar artık Sri Lanka’da değil, fakat Sri Lanka hala toparlanamadı.
Marul mu, Liz Truss mı?
2022’nin en ilginç olayı ise Liz Truss’ın 1.5 aylık stajyer başbakanlığı oldu. Boris Johnson’ın parti içi skandallar ve pandemi döneminde düzenlediği partiler nedeniyle istifa etmesinin ardından liderlik yarışını kazanan Liz Truss, aldığı radikal kararlarla ülke ekonomisini batma eşiğine getirdi, parti baskısına dayanamadı koltuğu bıraktı. Rishi Sunak ülkenin ilk Hint kökenli başbakanı oldu. İngiltere 1.5 ayda 3 başbakan değiştirdi, dışarıda bekletilen bir marulun ömrü Liz Truss’ın başbakanlığından uzun sürdü.
Kraliçe Elizabeth ise bu siyasi kaosa dayanamamış olsa gerek Eylül ayında adaya veda etti ve 96 yaşında vefat etti. Kral III. Charles göreve başladı, Türkiye dahil birçok ülke Prenses Diana hafızasını tazeledi.
2022 yılı, seçim meraklıları için bereketli bir seneydi. Dünyadaki demokratların, dişlerini sıkıp takip ettiği birçok seçim oldu. Seçmenler ve dünya kamuoyu kafalarında kurdukları senaryolar, endişelerle bu seçimleri yakından takip etti.
Bolsonaro koltuğu bırakacak mı?
Henüz bırakmadı, ama inşallah bırakacak. Kuşkusuz en stresli seçimlerden biri Brezilya’daki başkanlık seçimleriydi. Brezilya’nın eski devlet başkanı Lula, haksız yere atıldığı hapisten çıkıp radikal sağcı başkan Bolsonaro’yu Ekim ayındaki başkanlık seçimlerinde yendi. Eski rakipleriyle merkez sağ ve sol isimlerle ittifak kurarak seçimlere katılan sosyalist Lula, ikinci turda oyların %50.9’unu aldı. Bolsonaro her ne kadar kaybetmesi durumunda Trump’ı örnek alarak seçim sonuçlarını tanımayacağını söylese de kabinesindeki isimler ve ordu generalleri kısa bir sürede sonuçları kabul etti ve geçiş dönemi başladı. Bolsonaro Ocak 2023’te koltuğu Lula’ya devredecek.
Kenya karışacak mı?
Karışmadı. Dünyanın stresle takip ettiği bir diğer seçim ise Kenya’daki başkanlık seçimleri oldu. Başkan yardımcısı William Ruto, az bir farkla uzun süredir muhalefette olan Odinga’yı yendi. Dünya kimin kazanacağına pek odaklanmadı, fakat özellikle seçim sonrası bir iç karışıklık ve çatışmanın çıkmasından endişe duydu. Kenya da seçim sürecini tahmin edilenin aksine sakin geçirdi, sonuçlar yargıya taşınsa da seçim sonrası bir iç savaş çıkmadı.
Marine Le Pen başkan olacak mı?
Şükür seçilmedi, ama oyunu arttırdı. Özellikle radikal sağın yükselişinden endişe duyanların gözü ise Fransa 2022 başkanlık seçimlerindeydi. Beklendiği üzere Marine Le Pen oyunu yükseltti, ikinci tur seçimlerinde oyların %41’ini aldı. Fakat radikal sağın yeni isimlerinden Zemmour’un yıldızı birinci turdan sonra söndü, artık adı bile hatırlanmıyor. Macron ise %58 oy aldı, meclis seçimlerinde liderliğini yaptığı ittifak birinci oldu. İkinci ve son başkanlık dönemine giren liberal merkez siyasetçi Macron, radikal sağın yükselmesine şimdilik set çekti.
24 yılın ardından Enver İbrahim başbakan olacak mı?
Evet oldu, bu sefer hapse atılmadı. Haksız yere yıllarca hapiste kalan Enver İbrahim, 2022 sona ererken nihayet Malezya Başbakanı seçildi. Enver İbrahim, haksız suçlamalarla ve hukuksuz yargı kararlarıyla engellenmeye çalışılmıştı. Halkın iradesi, her türlü hukuksuzluğu tabii ki aştı ve İbrahim başbakanlık koltuğuna oturdu.
Endişelerin yanında birçok seçim değişim umudunu da pekiştirdi. Genellikle bu değişim soldan esti.
Solcular sandıkları patlattı
Bosna’da ilk defa İzzetbegoviç soyadlı bir siyasetçi seçim kaybetti ve sosyal demokrat aday Denis Beciroviç Bosna-Hersek Konseyi’nin Boşnak Başkanı seçildi. Dünya tarihindeki en genç devlet başkanı olan eski öğrenci lideri ve 35 yaşındaki sosyalist Gabriel Boric, Şili Devlet Başkanı olarak göreve başladı. Kolombiya tarihinde ilk kez sosyalist birini başkan seçti ve eski M-19 gerillası Gustavo Petro Kolombiya Devlet Başkanı oldu.
Kuzey İrlanda’da ilk kez ayrılıkçı ve sosyal demokrat Sinn Fein partisi birinci oldu, seçimlerde esas sürpriz ise Katolik-Protestan ayrımını reddeden liberal merkez partisi Alliance’nin %5 oy arttırması oldu.
Her seçim beraberinde umudu ve teselliyi de getirmedi. 2022 de hayat gibi üzüntülerin ve mutlulukların bir arada olduğu bir sene oldu.
Mussolini hayranı genç kızın rüyası
İtalya tarihindeki ilk kadın başbakanı seçti, 45 yaşındaki Giorgia Meloni’nin radikal sağcı İtalya’nın Kardeşleri Partisi sağcı ortaklarıyla seçimlerde birinci oldu. 19 yaşında Mussolini hayranı olan Meloni, böylece modern İtalya’nın ilk radikal sağcı hükümetini kurdu. Meloni’nin seçilmesi endişe yaratsa da Meloni kısa bir sürede müesses nizama uyum sağladı, NATO ittifakına gereken önemi verdi, ilk hükümet icraatlarını seçim döneminde savunduğu radikal politikaların şekillendirmesine izin vermedi. Fakat İtalya Meclisi ve Senatosu’nun başkanlarının radikal isimler arasından seçilmesi İtalya ve Avrupa’daki endişelerin o kadar da haksız olmadığını bir kez daha kanıtladı.
Diktatörün mirası
Filipinleri 21 sene tek yumrukla yöneten Ferdinand Marcos’un ve yolsuzlukla elde ettiği paralarla aldığı ayakkabılarıyla meşhur olan First Lady Imelda Marcos’un oğlu BongBong Marcos, eski Filipinler başkanı Dutarte’nin kızı Sara Dutarte ile seçim ittifakı yaparak Filipinlerin yeni devlet başkanı seçildi. Marcos, radikal sağ fikirleriyle ön plana çıktı, babasının kötü geçmişini aklayan bir kampanya yaptı, adeta tarihi yeniden yazdı. TikTok’u ana mecra olarak kullanan Marcos başarılı oldu, şu anda da Çin ve ABD ilişkilerini iyi bir dengeyle yürütüyor.
Yeniden seçim, yeniden Netanyahu, yeniden Borisov
İsrail’de 2021 yılında ard arda düzenlenen 3 seçim sonucunda kurulan 8’li masa kısa bir sürede dağıldı ve 2022 seçimlerinde Netanyahu liderliğindeki sağ ittifak yeniden meclis çoğunluğunu kazandı. Netanyahu bu sefer yanında oldukça radikal sağcı Yahudi milliyetçisi partileri getirmişti. Filistinlilerin ülkeden kovulmasını savunan, Filistinli bebeklerin yakılmasını kutlayanların gönüllü avukatlığını üstlenen isimler emniyetten sorumlu bakan olarak göreve başlayacak. Muhalefetin birlik olmaması, iktidara gelince uzlaşıp ülkeyi yönetememesi Netanyahu’nun geriye dönmesine neden oldu.
Bulgaristan’da da yıllarca ülkeyi yöneten Borisov sonrasında merkez sol ve sağın kurduğu koalisyon uzun ömürlü olmadı. Borisov başbakan olarak göreve dönemedi, fakat henüz koalisyon da kurulamadı. Lübnan’da da düzenlenen seçimlerde ard arda yapılan oylama sonucunda bir Cumhurbaşkanı’nda hala karar kılınamadı, mezhepler ve ideolojiler arasında bir uzlaşı sağlanamadı.
Türkiye’nin kaderi Macaristan seçimleri mi?
Macaristan’ın Avrupa tarafından otoriter lider olarak tanımlanan Başbakanı Viktor Orban, yeniden başbakan seçildi. Orban’ın rakibi ise ortak liste ve aday etrafında birleşen Altı Muhalefet partisiydi. Ekonomik koşulları iyi olan Macaristan’da muhalefetin kaybetmesi, Türkiye’de çok konuşuldu. Altılı Masa ile Macar muhalefeti benzetildi.
2022 sadece seçimlerin yılı olmadı, seçimleri kaybeden liderlerin sanık sandalyesine oturduğu da bir seneydi.
Başkan babayı yargılamak
Panama, Guatemela, Arjantin, Bolivya’nın eski liderleri 2022’de yolsuzluktan anayasayı ihlalden değişen birçok suçlama ile yargılandı. Malezya’nın eski başbakanı milyonlarca doları çaldığı için hapis cezası aldı. Görevi suiistimal ile yargılanan Netanyahu ise yargılanmaktan seçimleri kazanıp tekrar göreve gelerek kurtuldu. ABD’de ise seçim sonuçlarını hukuksuz bir şekilde geri çevirmeye çalışan Trump’ın yargılanma süreci yılan hikayesine döndü: Kongre araştırma komitesi suçlu olduğunu açıkladı, Adalet Bakanlığı soruşturma için özel savcı atadı, FBI Trump’ın evini bastı, gizli belgeler bulundu, Trump’ın şirketinin vergi kaçırdığı ispatlandı. Fakat Trump hala sanık sandalyesine oturmadı, hatta 2024 başkan adaylığını açıkladı. Malezya gibi ülkeler hızlı bir şekilde hukuki süreçleri ilerletirken, ABD hala Trump konusunda ne olacağı sorusunu yanıtsız bıraktı.
Peru’da ise meclisi feshetmek isteyen Marksist Devlet Başkanı Castillo meclis tarafından azledildi, Castillo ardından tutuklandı. Castillo’nun tutuklu yargılanması ise doğal olarak tepki çekti, halk sokağa çıktı, başkanlık makamına yükselen Castillo’nun başkan yardımcısı ise polise müdahale emri verdi, onlarca kişi öldürüldü. Castillo hala temel hukuk ilkelerine aykırı bir biçimde hapiste, Peru 2023 yılına sakin giremeyen ülkeler arasında.
Elon Musk, otoriterleşiyor
2022 yılının en önemli olaylarından biri ise Elon Musk’ın Twitter’i 44 milyar dolar karşılığında satın alması oldu. Musk neredeyse her gün kendini bir şekilde konuşturmayı başardı, Trump’ın Twitter’a dönmesine izin verdi, parayla mavi tik sattı, jetinin konumunu paylaşan gazetecilerin hesaplarını kapattı. Musk’ın geçmiş Twitter yönetiminin FBI ile ortak çalıştığını da ifşaladı. Elon Musk, Kasım’dan beri her gün verdiği ani bir kararla gündemi değiştiriyor, sonra kararına tepki gelince hemen vazgeçiyor, Twitter’in 2023’te nereye evrileceği, Musk’ın kafasına esip sitenin fişini çekip çekmeyeceği bu nedenle belirsiz.
Eh işte
Doğrusunu söylemek gerekirse 2022 her sorumuzu cevaplandırdığımız, her şeye vakıf olduğumuz bir sene olmadı. Japonya eski başbakanı Abe’nin neden öldürüldü? Madem herkes tepki gösterecekti Katar neden Dünya Kupası’na ev sahipliği yaptı? Putin’in nükleer silah tehdidi ne kadar ciddi? Amber Heard mi, Johhny Deep mi haklı? Almanya’daki darbecilerin amacı neydi? Nusret, sahaya nasıl girdi? Bu soruların hala cevabı yok.
Fakat 2022’nin bizi kah güldürdüğü kah öfkelendirdiği kesin. Yükselen enflasyon kolumuzu kanadımızı, Afgan kadınların üniversiteye gitmesinin yasaklanması umudumuzu kırsa da özgürlük ve demokrasi sloganları dünyanın her yerinden daha gür haykırıldı. Her şeye rağmen, Rusya’da muhalifler sokağa çıktı, Putin’i protesto etti. Gencecik insanların göz kırpmadan asıldığı İran’da kadınlar hala başörtüsünü çıkarıp sokakta rejimi protesto ediyor, geri adım yok. Ukrayna ordusu hala işgalcilere karşı direniyor, Rusya yavaş da olsa geri çekiliyor.
Belki artık New York’tan, Paris’ten, Londra’dan pek güzel haberler gelmiyor. Fakat gözümüz, kulağımız Moskova’da, Tahran’da, Pekin’de havaya kaldırılan boş kağıtlarda. Bugüne kadar Batı’nın tekelinde görülen demokrasi, özgürlük, adalet gibi değerler 2022’de daha da yerelleşti. Batı meleklerin cinsiyetini tartışırken, daha önce veya şu anda demokrasinin, özgürlüğün yokluğunu çekenler Batı’nın içinde bulunduğu zorluklara rağmen Batı ile özdeştirilmiş değerlere sahip çıkıyor. Tekrardan demir perde günlerine dönmek istemiyor, rotayı baskının en yoğun olduğu otokratik ülkelere çevirmeyi reddediyorlar. Demokrasiye, hukuka, bağımsızlığa ve halkın egemenliğinin üstünlüğüne en çok bu değerleri kaybedenler, şu anda hak ettikleri düzeyde yaşayamayanlar sıkı sıkı tutunuyor.
2022 senesinin Demokrasi Almanağı’na geri dönüp baktığım zaman cidden bu seneyi en iyi ifade, sanırım: “Eh işte”.
Birçok kişi için bu ifade belki “kötü şeyler oldu, ama arada iyi şeyler de arada yaşandı” duygusunu hissettiriyor. Fakat İran’daki kadınlar, Rusya’daki muhalifler, Ukrayna halkı umudunu kaybetmediyse, Bolsonaro koltuğu bıraktıysa, her şeye rağmen dünyanın her yerinde halklar çareyi hala demokraside, sandıkta görüyorsa sanırım umudumuzu yitirmeye pek de hakkımız yok. Bu nedenle, 2022’yi tanımlarken kullandığım “eh işte” bana “yaşanan kötü şeylere rağmen hala buradayız, hayattayız, bir aradayız, 2023 daha da güzel olacak” duygusunu yaşatıyor.
Umarım yanılmam.