Ana SayfaHaberlerBabacan ve Davutoğlu arasında ilk resmi temas

Babacan ve Davutoğlu arasında ilk resmi temas

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Merkezi’ni ziyaret ederek, Genel Başkan Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Genel başkanlar, iki partinin ayrı ayrı hazırladığı güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmaları hakkında fikir alışverişinde bulunma kararı aldıklarını açıkladı.

Gelecek ve DEVA Partileri arasında ilk resmi ziyaret bugün (8 Şubat) gerçekleşti. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu parti merkezinde ziyaret etti.

Heyetler arası ve ikili görüşmelerin ardından Davutoğlu ve Babacan kameraların önüne geçerek açıklamalarda bulundu.

“Görüşme trafiğinden memnuniyet duyuyoruz”

Davutoğlu konuşmasında şöyle dedi:

“Son dönemde bütün partiler arasında yakın temasın artmış olması sevindirici. Ama iktidar partileri kendileri dışında kimseyle görüşmemekte ısrar ediyor.

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni eleştirmekle yetinmemiş, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili bir çalışma yapmıştı heyetlerimiz, kamuoyuyla paylaşmıştık ve partilerden randevu talep etmiştik. DEVA Partisi yoğun bir kongre trafiği içindeydiler, çünkü Türkiye’de her an seçim kapıyı çalabilir. Bugün Genel Başkanı ağırladık, hem geçmiş olsun hem hayırlı olsun ziyaretinde bulundular. Bizim geçmiş olsun Covid değil, Selçuk Bey ve gazetecilere yönelik saldırılar nedeniyle bize geçmiş olsun dediler.

“Görüşmemizde ana gündem maddemiz güçlendirilmiş parlamenter sistem”

“Görüşmemizde ana gündem maddemiz güçlendirilmiş parlamenter sistemdir. Genel Başkan da görüşlerini ve çalışmalarını lütfettiler, bundan sonra sadece bu konuda değil diğer alanlarda da Gelecek ve DEVA Partisi’nin daha sık görüşmesi ve ortak önerilerle kamuoyunun gündemine gelmesi konusunda mutabık kaldık, ikili bazda temaslar artacak.

“Yeni anayasa çağrısı gündem değiştirme çabası”

“(Yeni anayasa) gündem değiştirme çabasıdır, burada samimiyet görmüyoruz, iklim oluşturma çabası görmüyoruz.

“İktidar yandaşı gazetenin (Takvim), Türk basın ve ahlak tarihine büyük bir rezalet olarak geçecek baş sayfası. Bunu çerçeveletmek ve Erdoğan ve Bahçeli’ye göndermek lazım, mesulleri sizsiniz diye.

“Gerçek gündem, kendi görüşlerini ifade eden ve toplantı, gösteri yapan öğrencilere, kitleye terörist suçlamasında bulunarak terör kavramının içini boşaltmaktır. Bütün bu yaşananlar derin bir krizi ortaya koyuyor. Biz bütün partilerle temasımızı sürdüreceğiz.

“Dış politika bir vizyon ve zihniyet meselesi”

“(Dış politika) Bir vizyon ve zihniyet meselesidir. Bugün özellikle ABD Trump’tan Biden dönemine geçerken, bütün yatırımını Trump’a yapan bir dış politika anlayışının itibar argümanları olamaz. Avrupa bir gün düşman oluyor, Biden bir gün sohbet edeceği bir muhatap, diğer gün Türkiye’ye her an müdahale eden bir dış mihrak oluyor. Maalesef Türkiye, Erdoğan’ın psikolojisine uygun bir şekilde uluslararası ilişkilerde dalgalı bir seyir takip ediyor. Kaybeden Türkiye oluyor. İddialı ve itibarlı bir Türkiye inşa edecek altyapıya sahiptir Türkiye. 

“Vali iktidar partisinin değil kamunun görevlisidir”

“(Erdoğan’ın yanındayız kampanyası) Ülkenin Cumhurbaşkanının iki günde bir ‘yanındayız’ kampanyasıyla ayakta kalmaya çalışması en büyük zaaftır. Böyle bir destek kampanyasına ihtiyacı olmaz, görevini yapar, iki günde bir yanındayız kampanyaları yapılması zaaf göstergesidir. Niye sık sık yapılıyor, buna ihtiyaç var? Dikkatler başka yöne çekilmek isteniyor ve koruma saiki oluşturulmak isteniyor. 

“Vali iktidar partisinin değil, kamunun görevlisidir. Bu tür kampanyalara valilerin katılması da zaaftır. Cumhurbaşkanlığı makamı valiliğin desteğine ihtiyaç duyuyorsa kendilerini tartışmaya açmışlar demektir. Görevlerini yapmalarını isteyebilir, kendisine saygısı varsa beni destekleyin diyemez, demez. Bu liderlik zaafıdır.”

Babacan’ın açıklamasından satır başları şöyle:

“Bugün Gelecek Partisi Genel Merkezi’ne, Sayın Davutoğlu’na hem hayırlı olsun hem geçmiş olsun deme imkânı bulduk.

“90’lara hızlı bir dönüş var”

“Türkiye’nin gidişatına baktığınız zaman hızla 1990’lara dönüş var, hele ekonomi yönetimine baktığınız zaman 70’lere dönüş var.

“2018’de partili Cumhurbaşkanlığı sistemi başladıktan sonra her alanda problemler hızla büyüyor. Ülkede artık hukukun üstünlüğü kavramı neredeyse kalmadı. Türkiye Cumhuriyeti, hukuk devleti niteliğini kaybediyor. Anayasanın bağlayıcı bir metin olarak kabul edilemediği ülkede hukukun üstünlüğünden bahsetmek mümkün değil.  

“Zihniyet ve sistem değişikliği şart”

“Türkiye’de yönetim sistemi sorunu ve yönetenlerin zihniyeti sorunu var. Sistem değişikliği ve zihniyet değişikliği şart. Bu zihniyet de topyekûn iktidar değişikliği olmadan mümkün olmayacak.

“Gelecek Partisi’nin güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili önemli bir çalışması var. Bizim de üzerinde çalıştığımız bir çalışma var, heyetlerimiz karşı karşıya gelerek ikili bazda istişare mekanizması oluşturmaya karar verdik.

“Haftanın teröristi panosu var”

“Enflasyonun suçlusu kendileri değil gibi, yanlış para politikalarının sonucunda hem kur hem enflasyon arttığı halde, sorumlusu Erdoğan ve ortakları olduğu halde hayat pahalılığının suçlusu olarak marketleri gösteriyorlar. 2018’de de kuru soğan depoları basıldı, terörist ilan edildi. Aynı hikâyeyi tekrar görüyoruz. Bir terörist bulacaksın, bazen bakkal, bazen Boğaziçi öğrencileri… Haftanın teröristi panosu var, ülkenin hiçbir sorununa çözüm bulamıyorlar. Ülkenin sorunlarına köklü çözüm üretmek için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Pek çok parti bu hazırlığın içinde. Bu taraftan ümit yok, unutacağız, ülkenin yarınlarıyla ilgili hazırlık yapmak zorundayız.

“Anadilde konuşmak temel bir insan hakkıdır”

“Bir insanın anadilini konuşması, bu dilin yaşatılması temel bir insan hakkı konusudur. Kimse bunun üzerinden yayın, siyaset yaparak bu ülkeyi bölmeye kalkmasın.

“Dış politikadan söz etmek mümkün değil”

“Şu anda bir dış politikadan söz etmek mümkün değil. Sadece Türkiye’nin dış ilişkiler kümesi var, politikası yok. Tek bir kişinin dürtüleriyle yürüyor, uzmanların saf dışı bırakıldığı, diplomatların önemli ölçüde saf dışı bırakıldığı bir dış ilişkiler seti var. Dış ilişkilerin, iç kamuoyunda elverişli bir şekilde kullanımı söz konusu, düşmanlar teröristler içeride bulunmazsa dışarıda bulunuyor. İç siyasette de vatan elden gidiyor, düşmanımız çok diyerek içerideki problemlerin üzeri örtülmeye çalışılıyor. Türkiye yalnızlaşmış bir ülke. Yoksul, fakir ama mücadele eden bir Türkiye algısı yaratma çabası var. Bunların hiçbirini halkımız hak etmiyor.

“Türkiye’de ne zaman bir siyasi partinin bayrağı, cumhurbaşkanı forsunun yanına kondu, devleti oluşturan omurganın sonu gelmiş oldu. Cumhurbaşkanı şapkasını takıyor valiye talimat veriyor, genel başkan şapkasını takıyor, il başkanına talimat veriyor. Herhangi bir vali, iktidar partisinin ilçe başkanıyla toplantı yapıyor, bunu gördük. Ülkedeki sistemin nereden nereye geldiğini görüyoruz. Sistem değişikliği ülkenin önemli ihtiyacı.

“’Hedefte ben varım, herkes tertibini alsın’ diyor”

“Herhangi bir olayda Erdoğan’ın olayın hedefinde olduğuyla ilgili bir toplumsal algı oluşturulduğunda biliyor ki kendi seçmeni, etrafında konsolide oluyor. Seçmeni, problemlerin büyüdüğünü görse de ‘Bana saldırıyorlar’ dediğinde konsolidasyon oluşturabiliyor. Boğaziçi Üniversitesi diyor ki rektör istifa etsin, o diyor ki cuma namazından sonra, hep cuma namazından sonra yapılıyor, neredeyse cumhurbaşkanı istifa etsin diyecekler diyor. Propaganda makinesinin düğmesine basıyor, hedefte ben varım, herkes tertibini alsın diyor. Bu oyunlara kimsenin kanmaması lazım, laf üretmeye çalışıyorlar hâlâ, bir an önce iş üretsinler.”   

- Advertisment -