Mustafa Kemal’in yakın silah arkadaşlarından Sivas Milletvekili ve Heyet-i Vekile Reisi Rauf [Orbay] meclise 1 Kasım 1922 tarihinde 2 Kasım’ın Hâkimiyet Bayramı olmasını teklif eder. Niçin 2 Kasım olması gerektiğini de şöyle açıklar: “Hâkimiyet hakkı 1 Kasım 1922 akşamı İstanbul Hükümeti’nden Meclis’e alınmıştır [Saltanat ilga edilmiştir]… Efendim, bu akşam [1-2 Kasım 1922] Risaletpenahı Efendimizin Velâdetlerine tesadüf etmekle âlem-i İslâm müşerreftir… bu mesud geceyi tes’iden bu gece ve yarının bayram kabul edilmesini bendeniz de teklif ediyorum.” Bunun üzerine 2 Kasım’ın (12 Rebiyülevvel) bayram olması teklifi meclisce bravo sadaları ve alkışlar ile karşılık görür. Bu teklifin Layiha Encümeni’ne gönderilmesine karar verilir. Toplantı dualarla sonlandırılır.[1]
Bir sene sonra Mevlid Kandili’nden (12 Rebiyülevvel’den) sonraki gün Layiha Encümeni bir mazbata hazırlayarak cumhuriyetin ilanından tam beş gün önce 24 Ekim 1923 tarihinde yukarıda bahsettiğim bayram teklifini meclis genel kurulunda görüşülmesi için İkinci Reisvekili İsmet Bey’e iletir ve teklif aynı gün meclisçe oy birliğiyle kanunlaşır.
Kanunun 1. maddesi çok ilginçtir:
“Leyle-i Vilâdet-i Hazret-i Risaletpenahiye müsadif olub Türkiye’de saltanat-ı şahsiyenin ilgasiyle hukuk-ı saltanatın uhde-i milletde istikrarını ve hâkimiyet-i milliyenin teessüsünü suret-i kat’iyyede tesbit eyliyen kararın Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edildiği 12 Rebiyülevvel gecesi ile günü Hâkimiyet-i Milliye Bayramı addolunmuşdur.”[2]
Dikkat buy’run! Bayram kutlamaları miladi takvime göre değil hicri takvime göre yapılacak deniyor.
Gerçekten de Milli Egemenlik Bayramı (İyd-ı Hakimiyet-i Milliye) o vakitler hep Mevlid Kandili gecesi ve sabahı kutlandı: İlk bayram kutlaması 11 Ekim 1924’tedir. Coşkulu bir devlet merasimiyle kutlama gerçekleşmiştir. Tüm haberleri ertesi gün yayımlanan gazetelerden alıyoruz.
Müteakip bayram 1 Ekim 1925 tarihinde yapıldı.[3] Her yer tatil edildi. Ama devlet merasimi yapılmaz. Aynı yıl yirmi sekiz gün sonra da 29 Ekim’de ilk kez Cumhuriyet Bayramı kutlanır.[4] Bu ilanın ikinci senesidir. İlk sene kutlanmaz.
Cumhuriyet Bayramı devlet erkanınca coşkuyla kutlanır. Böylelikle 1925 yılının Ekim ayında iki bayram birden idrak edilir.
20 Eylül 1926 tarihine denk gelen Mevlid Kandili=Hakimiyet-i Milliye (Ulusal Egemenlik) Bayramı’nda resmi yerler tatil edilse de resmi merasim yapılmaz. Ama meclis binası ve Ankara elektrikle tenvir edilir ve ülke sathında halk coşkuyla kutlar. Gazetelerden öğreniyoruz.
Kısaca “Devlet, halka rağmen!” iş başındadır.
Neden?
Sebebi 20 Eylül Cumhuriyet Gazetesi’nde şöyle açıklanır:
“[Yıllar içinde] Hâkimiyet-i Milliye’nin ilan edildiği 1 Teşrinisani 338 [1 Kasım 1922] gününün devr-i senevisi, mevlid-i nebevi gününe tesadüf etmediği ve mütemadiyen değiştiği nazar-ı itibare alınarak cumhuriyetimizin yevm-i ilanı en büyük iyd-i milli olarak kabul edilmiş ve Hâkimiyet-i Milliye bayramının merasim-i mahsusa ile tesi’dinden sarf-ı nazar olunmuştur. Binaenaleyh bugün “Hâkimiyet-i Millîye” bayramı münasebetiyle merasim yapılmayacaktır.”
Milliyet Gazetesi’nin 20 Eylül ve Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nin 21 Eylül nüshasında (Hicri Miladi takvimdeki fark dolayısıyla tarih kaymaları sebebiyle her sene farklı zamanda kutlanan) bu bayramın (İzmir Suikastı’yla ilişkilendirilip hüküm giyen) Peygamber’in doğum gününe denk getirilerek Hicri takvime bağlanması “firari” Rauf Bey’in icad ettiği bir garabet olarak eleştirilir. Lakin tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum: Fikir Rauf Bey’e ait olsa da meclis bunu oy birliğiyle kabul edip kanunlaştırmıştır.
Bir yıl sonra yani 9 Eylül 1927 tarihinde de resmi merasim yapılmaz.[5] Sebebi gazetelerin 9 Eylül nüshasında şöyle belirtilir: “Cumhuriyetimizin ilanı büyük bayram olarak iyd-i milli kabul edildiği cihetle bugün resmi dairelerde özel merasim icra edilmemiştir!”
Hatırlayalım 1925 yılında 29 Ekim en büyük bayram kabul edilmiş ve sadece onun devlet merasimiyle ve devlet namına kutlanması kararlaştırılmıştır.[6]
Daha sonraki yıllarda Falih Rıfkı [Atay] Mevlid Kandili=Hakimiyet-i Milliye Bayramı’na denk gelen 29 Temmuz 1931 tarihli makalesinde Rauf Bey’i “12 Rebiyülevvel Kafası”, İsmet Paşa’yı da “2 Teşrinisani Kafası” diyerek eleştirir. Yani ilkini mevlidci diğerini meclisci olarak yaftalar. Makalesinde “Hep bu iki kafa çarpıştı ve hala en son moda şapka altında yine bu iki kafa çarpışıyor!” der.[7] Kendiniyse sadece cumhuriyetçi olarak takdim eder. Yorumu size bırakıyorum!
Peki’ 29 Ekim’de ne oldu? Gelin bu sorunun cevabını da gelecek yazıda verelim!
[1] TBMM Zabıt Ceridesi, devre I, c. 24, 1 Kasım 1922.
Hatırlayalım 30 Ekim 1922, 307 numaralı Osmanlı İmparatorluğu’nun İnkiraz Bulub Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Teşekkül Ettiğine Dair, TBMM kararından sonra 1-2 Kasım 1922, 308 numaralı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Hukuk-ı Hakimiyet ve Hükümraninin Mümessil-i Hakikisi Olduğuna Dair TBMM kararıyla saltanat ilga edildi.
[2] Düstur, tertip 3, c. 5, s. 395.
[3] 1929’ta 23 Nisan günü Çocuk Bayramı ilan edilir. 23 Nisan 1935 tarihinde Hâkimiyet Bayramı kutlanmasa bile hukuken yürürlükte kalır. 23 Nisan 1935’te Çocuk Bayramı’na Milli Egemenlik sıfatı eklenir ve ismi Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı olur. Bu senenin 27 Mayısı’nda da 2 Kasım Hâkimiyet Bayramı iptal edilir. Yılmaz Koç, “Türkiye’nin kayıp bayramı: Hâkimiyet”, Sabah Gazetesi, 19 Mayıs 2009.
[4] 628 nolu kanun. Resmi Ceride, 96, 23 Nisan 1925.
[5] 28 Ağustos 1928 sönük geçmiştir. 17 Ağustos 1929, 7 Ağustos 1930, 29 Temmuz 1931 ve 16 Temmuz 1932 tarihlerinde Ankara ve İstanbul’da resmi yerler gece ampullerle tenvir edilmiştir, halk bayramı gece kutlamıştır. Ama bayram için devlet merasimi yapılmamıştır. 5 Temmuz 1933 ve 24 Haziran 1934 tarihlerindeki Mevlid kandilleri dolayısıyla Hakimiyet-i Milliye bayramlarında resmi yerler tatil edilse de 29 Ekimlere nazaran daha sessiz sedasız geçiştirilmiştir. 27 Mayıs 1935 tarihinde de 2739 sayılı bir kanunla bayram olarak kutlanmasına son verilir. Resmi Gazete, sayı 3017, s. 5262.
[6] Resmi Ceride, 96, 23 Nisan 1925.
[7] “Bugün, 2 Teşrinisani”, Hâkimiyeti Milliye, 29 Temmuz 1931, s. 1.