Tarihte Karadeniz , Rusya ile Batı arasında mücadele alanı olmuştur.1856 harbini ve 1 nci Dünya Savaşını hatırlamak yeter. Sovyetler Birliği döneminde Sovyetler avantajlı durumda idi: Karşısında tek Batılı devlet Türkiye idi. Üstelik Montreux Sözleşmesi ile Karadeniz’e sahildar ülkeler yani başta Rusya adeta koruma altına alındı. Montreux Sözleşmesi ile sahildar olmayan ülkelerin savaş gemilerinin Karadeniz’e geçişi ve orada kalması kısıtlanmıştı. Bu nedenle de, başta ABD ve Batılı ülkeler açıkça söylemeseler de bu kısıtlamalardan hoşnut değiller.
Deniz Kuvvetleri Komutanımız da Karadeniz’de NATO ve Amerika’yı istemediğimizi söyledi. Komutan şunları söyledi: “2008 senesinde Gürcistan ve Rusya ile başlayan gerilimler, Güney Osetya-Kuzey Osetya problemleri, Abhazya’nın aynı şekilde problemleri, 2014 yılında Kırım’ın işgal edilmesi, 2018 Kerç Boğazı, 2022 yılında başlayan Ukrayna-Rusya savaşı, Karadeniz’deki jeopolitik mücadelede yeni bir dönem başlattı. Bildiğiniz gibi NATO Karadeniz’de bazı tedbirler almaya çalışıyor. Ancak Karadeniz’de bu tedbirleri biz kendimiz alacağımızı ifade edip NATO’yu veya Amerika’yı Karadeniz’de istemediğimizi beyan ediyoruz.”
Sovyetler Birliği devrinde Sovyetlerin yanında Bulgaristan, Romanya, Ukrayna ve Gürcistan vardı. Batıyı ise tek başına Türkiye temsil ediyordu. Sovyetlerin çöküşünden sonra Rusya yalnız kaldı. Bulgaristan ve Romanya NATO ülkesi oldular. Ukrayna ve Gürcistan ise Batı yanlısı. 2008’de Rusya’nın Gürcistan’a saldırısı ve 2014 yılında Kiev’i ilhak etmesi Karadeniz’e tam manasıyla girmiş oluyordu. Sovyetler Birliği 1954 yılında o zaman Sovyetlere bağlı olan Ukrayna’ya Kırım’ı hediye etmişti. Rusya’nın “ilhak” etmesinde şimdi hak görüyor. Rusya Karadeniz’i “yumuşak karnı” olarak görmüştür. Putin Kırım’ı ilhak etmese Batının bir gün Sivastopal’a gelmesinden endişe ediyordu. Putin böyle söylemişti.
Yeni NATO üyeleri Romanya ve Bulgaristan ABD’nin ve Nato’nun Karadeniz’de daha fazla varlık göstermesinden yanalar.
Kırım’ın “ilhak”ı ile Rusya tam anlamıyla deniz kuvvetleri bakımından kendi gözünde bu denize daha güçlü sahildar ülke oluyordu. Kırım Rusya’nın gözünde tersanedir. Kırım’ın “ilhak”ından sonra Rusya Ukrayna’nın savaş gemilerine de el koydu. Askeri yönden Ukrayna Karadeniz’de adeta yok oldu. Rusya Kiev dolayısıyla da ek karasuları elde etmiş oldu. İddialara göre karasularının ötesinde de iddialar ileri sürmeye başlamış. ABD bunun Çin’e Tayvan ile ilgili olarak cesaret verebileceğinden endişe ediyor. Ayrıca Rusya Karadeniz’in kuzeyinde füzeler de yerleştirmiş.
Deniz kuvvetleri yok olan Ukrayna şimdi küçük silahlı gemilerle Rusya’yı rahatsız etmeye çalışıyor. Savaşı Karadeniz’e sıçratmaya çalışmasını , Ukrayna’nın Kiev’e bomba atmasını ve SİHAlar (drone) yollamasını ve Rusya’yı Karadeniz’de rahatsız etmesinin başka bir nedeni de Rusya’nın Kherson ve Mauripol şehirleri ve Rus kara güçleri ile denizden irtibat kurmasından endişelenmesidir.
Karadeniz’in bir başka önemi de giderek nakliye ve lojistik alanına dönüşmeye başlamasıdır. Özellikle Orta Asya ülkeleri ile Avrupa arasında ticaret yoludur.
Nakliye ve lojistik güvenli bir ortam ister. Harbin Karadeniz’e sıçraması iyi değildir. Zaten , Ukrayna-Rusya harbi dolayısıyla Rusya ulaştırma bölgesi vasfını giderek kaybetmiş ve birçok ülke yeni geçiş ve ulaştırma yollarına dönmüştür.
Bugün iyi-kötü Karadeniz’de bir denge vardır. İstanbul Kanalı ile bu dengeyi bozmak, Montreux Sözleşmesini tehlikeye sokmak en hafif tabiriyle vahim hata olur.