Hadi Oradan!

İki haftalığına Bodrum Gündoğan Küçükbük'teydim. Ana caddeyi sel götürüyordu. Belediyeye ve esas sorumlu olan Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne durumu anlattım. "Okulların başlamasını bekledik, bütün boruları değiştireceğiz," dediler ve ben ayrılırken bu iş yapılmaktaydı. Görebildiğim kadarıyla şikâyet yapılana kadar oranın ahalisi oldukça duyarsız göründü bana. “Cahil” denilen köylüler ise daha duyarlı.

İki haftalığına Bodrum Gündoğan Küçükbük’teydim. Ana caddeyi sel götürüyordu. 

İstanbul’lu hanım ve beyler ise sıçrayarak denize gidiyorlardı.

Belediyeye ve esas sorumlu olan Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne durumu anlattım. “Okulların başlamasını bekledik, bütün boruları değiştireceğiz,” dediler ve ben ayrılırken bu iş yapılmakta idi. Görebildiğim kadarıyla şikâyet yapılana kadar oranın ahalisi oldukça duyarsız göründü bana. Neyse ki borular konusunda “yabancı parmağı” aranmadı.

Türkiye’de ters giden işler (hep ters gidiyor) daima yabancı parmağına bağlanır. Halkımız da siyasiler de sürekli yabancı parmağından bahseder. Sanki bu, bizi rahatlatan bir meseleymiş gibi.

“Cahil” denilen köylüler ise daha duyarlı.

Soruyorum: Faizler ve NAS konusunda yabancı parmağı mı var?

Kötü ve depremde yıkılan inşaatları yabancılar mı yaptı?

Deprem konusunda bile o sıralarda Doğu Akdeniz’e gelen Amerikan harp gemisinden şüphelenildi.


Tarımdan bizi yabancılar mı vazgeçirdi?


Futbol takımlarımıza gelen dünya çapındaki çalıştırıcılara 6 ay sonra kapıyı gösteriyoruz; adamlar, kendi ülkelerindeki takımları şampiyon yapıyor.


Cumhurbaşkanını o makama Amerikalılar getirdi derken ona defalarca oy verildiğini unutuyoruz.


Kadınlar konusunda İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizden kimi sorumlu tutacağız?
Narin’in katledilişinden yabancılar mı sorumlu?


Türkiye’deki vergi kaçakçılığından, çeteleşmeden, kara para aklamaktan ve sınırsız rüşvetten kim sorumlu?

Bu listeyi uzatmak mümkün.

85 yaşındayım. Yanlış hatırlamıyorsam 5 yaşından beri kemer sıkıyoruz. Ne kemermiş, ne belmiş!

Eski Osmanlı vilayetleri refah konusunda bizi çoktan geçtiler.
Üstelik bir de “Bizi kıskanıyorlar,” diyenler var. Ama kaçıp giden vatandaşlarımızı es geçiyoruz.
Kimileri ne kadar milliyetçi olduklarını göstermek için “Türk pasaportu ile iftihar ediyorum” derken, bazıları yabancı AB pasaportu alma çabasındalar. Riyakârlık diz boyu.

Meselenin bir sistem ve zihniyet sorunu olduğunu ne zaman idrak edeceğiz?
AB ile müzakerelerde “Kanun çıkarmak yetmez, uygulamaya da bakarız,” dediklerinde haksızlar mı?

Gerçeklerle yüzleşelim ve her sorunu “yabancı parmağına” yüklemekten vazgeçelim.
Hadi oradan…

- Advertisment -