Dün gece oynanan Artı Değer Vanspor ile Batman Petrolspor arasındaki maç, yalnızca bir futbol karşılaşması değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik bir sınavdı. Taraftarların “Kürt düellosu” olarak adlandırdığı bu mücadele, 5-4’lük penaltı üstünlüğüyle Vanspor’un zaferiyle sonuçlandı. Ancak maç, sahadaki oyundan çok, taktik hatalar, mental kırılmalar ve oyuncuların baskı altındaki performanslarıyla akıllarda kalacak. Taraftarların iki takımı tek bir duyguda birleştirme çabası, sahada beklenmedik bir kaosu tetikledi, amaçlanan iyi ve güzel oyun yerine, donmuş kasların, bir kar fırtınasında bir tür bilinç yetimine neden oldu.
Maçın ilk yarısı, her iki takımın da alışılmış kimliklerinden uzak, adeta çaylak birer oyuncu topluluğu gibi sahada gezindiği bir manzaraya sahne oldu. Serdar Bozkurt’un Batman Petrolspor’u, soğukkanlılık ve taktik sadakatle bilinmesine rağmen, bu özelliklerini sahaya yansıtamadı. Ne birinci bölgeden ikinci bölgeye geçişlerde etkili paslar üretebildi ne de örgülü bir oyun sergileyebildi. Vanspor da benzer bir dağınıklık içindeydi. Öyle ki her Vansporlu oyuncu, üçüncü bölgeyi altın madeni sanıp, elindeki küreği ile bir an önce orya varma telaşındaydı. Durum bu olunca ne oyun sistemi ne taktik iş başı yapabildi, her şey mucizevi bir şekilde topların isabet bulması için toplu bir yağmur duası etkinliğine dönüştü.
Batman’ın maç stratejisi açısından değeri yüksek oyuncusu Mert Çapar, sol kanatta rakiple teke tek kaldığında ne rakibi ekarte edebildi ne de takım arkadaşlarından yeterli destek gördü. Topla her buluşmasında yalnız kalan Çapar, pozisyonları olgunlaştırmak yerine aceleci davranarak tecrübesine yakışmayan bir performans sergiledi. Sanki her iki takım da sahadaki “psikolojik travmanın” etkisinde körleşmiş gibiydi. Maçın bu felç edici etkisi ilk yarı boyunca sadece Mert’in yaşadığı kişisel bir dram değildi, Bütün Petrolspor’lu oyuncular, bu ağır psikolojik baskından nasibini almıştı. Emir Alagöz’ün soğukkanlılığı, işe yaramıyor ve tam tersi bir etki yaratıyordu. Emir topu kontrol ederken, topla buluşurken, isabet sağlamak için biraz yavaş davranan bir oyuncu, bu haliyle bu maçta Vanspor’lu oyuncuların açık hedefi haline geldi. Hızını alamayan her Vanspor’lu oyuncu, geç çalışan fren mekanizmaların yüzünden Emir’e toslayıp, dengesini ciddi biçimde bozdu.
İkinci yarıda tablo kısmen değişti. Batman Petrolspor, Serdar Bozkurt’un liderliğinde duygusal parangaları kırarak daha derli toplu bir oyun ortaya koydu. Mert Çapar’ın sol kanatta Vanspor’un diri, genç ve hızlı savunmacısına karşı yeniden konumlandırılması, daha doğrusu o bölgede Capar’ın rolünde bir değişikliğe gidilmemesi, Çapar’ın yalnız kalarak etkisizliğinin devam etme sebebi oldu. Bu durum da, Batman’ın hücum organizasyonundaki kopukluğunu gözler önüne serdi. Bu noktada, Bozkurt’un Çapar’a karşın daha dinamik bir oyuncu, olan Samet’i çizgiye indirerek eşleşme yaratma şansı vardı; ancak bu rol değişimi yapılmadı. Bozkurt’un maçı alacağından emin olduğu izlenimi, bu taktik hamlenin göz ardı edilmesine yol açmış olabilir.
Vanspor ilk yarıdaki, oyununu hiç değiştirmeden ikinci yarıya başlaması, düz ve dik bir hücum anlayışıyla her topu üçüncü bölgeye gönderme gayreti ,sanırım teknik adamın futbol oyun tecrübesi ve bilgisiyle ancak açıklanabilir. Çünkü bu doğaçlama oyun tarzı, hiçbir şekilde yapılandırılmamış, böyle bir oyunun her pozisyonda çoğalma prensibine hiç itibar edilmemişti.
Üçüncü bölgeye atılan her top, Batman defansı tarafından kolaylıkla etkisiz hale getirildi. Bu taktik, hem yorucu hem de efor sarf ediciydi; üstelik Vanspor’un oyuncu havuzu, bu oyunu kaldırabilecek yetenek derinliğine sahip değildi. Yine de Vanspor, maçın sonuna kadar bu doğaçlama tarzda ısrar ederek şansını sanki zora sokmaya çalışıyordu.
Batman Petrolspor’un ikinci bölgeden üçüncü bölgeye yüksek toplarla geçiş oyunu kurma girişimi, Kubilay’a yeni bir rol yükleyerek denenmiş olsa da, koşucuların zamanlama ve senkronizasyon eksikliği nedeniyle bu toplar sonuçsuz kaldı. Kubilay’ın attığı toplar, güzellikleriyle değil, etkisizliğiyle dikkat çekti.
Batman Petrolspor’un en büyük handikabı, santrafor Atabey’in sakatlığı nedeniyle final vuruşlarındaki yetersizliğiydi. Atabey’siz sahada gol yollarında etkisiz kalan Batman, uzatmalara kadar skoru değiştiremedi. Maç, penaltı atışlarına uzadı ve talihsiz bir son penaltı atışı, Batman Petrolspor’un kaderini çizdi. Vanspor, 5-4’lük penaltı üstünlüğüyle galibiyete uzanırken, maçın hikayesi zaferden çok, taktik ve mental çıkmazlarla anılacak.
Sonuç olarak, Vanspor galibiyeti aldı, ancak maçın asıl kazananı, taraftarların iki takımı aynı duyguda buluşturma çabasıydı. Penaltılarla biten bu düello, futbolun sadece skor olmadığını, aynı zamanda bir duygu ve taktik sınavı olduğunu bir kez daha hatırlattı.