Manşet

Kapının önünde değil, içerideyiz artık

Bugün, Casna Mağarası’nın eteklerinde yere bırakılan silah, yalnızca bir metal parçası değil; susmayı, susarak ölmemeyi tercih edenlerin simgesidir. Savaş, kendi dilini dayatır: emir, korku, düşmanlık. Barış ise dilini inşa eder: dinleme, tanıma, susma. Ama bu kez sessizlik, ölümün değil, birlikte yaşamaya açılan bir ihtimalin sesi olabilir.

PKK’nın silah bırakma töreni yapıldı: “Silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz”

PKK’lı bir grup militan Süleymaniye'ye bağlı Surdaş kasabası sınırındaki Casenê mağarasında düzenlenen törenle silah bıraktı. Silah bırakan grubun açıklamasından: "Barış ve Demokratik Toplum sürecinin pratik başarısı için bir iyi niyet ve kararlılık adımı olarak ve bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde sizlerin huzurunda silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz." Töreni Serbestiyet Genel Yayın Yönetmeni Yıldıray Oğur'un da arasında olduğu gazeteciler ile DEM Parti yöneticileri de izledi.

Deccal kim: Teknopat lordlar, yapay zekâ, Netanyahu, Greta Thunberg, Trump?

Peter Thiel, Trump’ın etrafındaki en tehlikeli tekno-feodal lord. Kıyamet savaşının hızlanması için Trump’ı destekliyor, Trump’ın başlattığı kaosu harlıyor. Thiel’e göre kıyamet savaşının deccalleri; genç iklim aktivisti Greta Thunberg, Birleşmiş Milletler ve uluslararası anlaşmalar. Hepsi Thiel’e göre ortak kuralları savunan otokrat bir dünya hükümetini istiyor. Fakat ne trajik ki Thiel, İsrail’den ABD’ye işbirliği yaptığı hükümetlerle savaş teknolojisini geliştiriyor, milyonların kişisel verilerini topluyor, devletlere alternatif çok güçlü bir egemenlik inşa ediyor. Peter Thiel ve Elon Musk gibi teknopatlar herhangi bir devlet başkanından çok daha güçlü, çok daha yetkili ama sorumsuz. Tek bir tuşla hayatımızı değiştirebilirler. Bu yüzden bir deccal arıyorlarsa aynaya bakmaları yeterli. “İnsan ırkının devam etmesini istiyor musunuz?”

Yıldıray Oğur töreni anlattı: “Dağın başında vakur bir veda töreni…”

50 yılda yaşanan tüm acılara saygılı bir tören izledik. Bu iki saatlik törende Türkiye’de yaşayan kimseyi rahatsız edecek tek bir saniye bile yaşanmadı. Ve törenin sonunda dağın başında, bir olimpiyat ateşi gibi yanan ateş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı tek bir kişinin bile aleyhine değildi. Kimse kaybetmedi, kimse yenilmedi. Herkes kazandı. Devamı gelirse de kazanmaya devam edecek.
- Advertisement -

Srebrenica: Unutulmayan acı, bitmeyen sorumluluk

Dün, 11 Temmuz, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından birinin, Srebrenica Soykırımı’nın 30. yıl dönümü. Defalarca ziyaret ettiğim Potočari'nin sessiz ve vakur mezarlığında yatan 8.372 masumun aziz hatırası önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Srebrenica, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ‘Bir daha asla’ ilkesinin, uluslararası toplumun gözleri önünde Avrupa’nın kalbinde nasıl paramparça edildiğinin acı bir sembolüdür. Ne yazık ki dünya ne Holokost’tan, ne Ruanda’dan ne de Srebrenica’dan ders çıkardı. Bugün Gazze’de yaşanan soykırım, bu korkunç gerçeği bir kez daha yüzümüze vurmaktadır.

En Son Çıkanlar