Özgür bir müzakere zemininde kamuoyunun denge ve denetlemesinin en ziyade gerekli olduğu konularda farklı yelpazelerin neredeyse hepsinin devletin durduğu yerde hizalanması, çok sesliliğin asıl olduğu kamusal alandan kritik anlarda hep tek bir sesin yükselmesi… Neden ‘sözkonusu devlet ise herşey teferruat’ oluveriyor?
Halk sağlığı uzmanı Dr. Nuriye Ortaylı, Yetkinreport’taki son yazısında yetkililere şöyle sordu: “Ekonominin birkaç haftalık sıkı tedbirleri kaldıramayacağını söyleyenlere basit bir sorum var. Ekonomi önümüzdeki Mart-Nisan’a kadar hızlanarak sürecek ve milyonları enfekte edip yüzbine yakın belki de fazla insanı öldürecek bir salgını kaldırabilir mi?” Ortaylı’nın yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün (26 Eylül) Gaziantep’te toplu açılışını yaptığı yeni 300 fabrikanın bir kısmının zaten uzun yıllardır açık olduğu ortaya çıktı. İtirazlar üzerine Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi başkanı açıklama yaptı: “İlk kez yatırım yapan firmalarla birlikte ilave yatırım yapan firmalar da var.”
İktidar dış politikadaki geri çekilişini bu operasyonla perdelemeye gayret ediyor. Bir bütün olarak muhalefeti kendi belirlediği konularla meşgul etmek, belli bir sınıra hapsetmek ve gündemi de konuşulmasını istediği mevzularla kurmak; iktidarın hedefi bu ve operasyon da bu hedefin bir aracı.
Dış politika yorumcusu Fehim Taştekin, Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenisten çatışmasında öncekilere benzemeyen bir ‘doludizgin’ gidiş içinde olduğu kanaatinde. Taştekin, Gazeteduvar’da kaleme aldığı ‘Kapan’ başlıklı yazısında (28 Eylül) bunun ne tür bir strateji ya da beklentiyle bağlantılı olduğunun cevabını arıyor. Taştekin’in yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz.