Ana SayfaHaberlerBilim TeknolojiTuncer Bulutay’ın ardından: İktisattan çok insanlık, dürüstlük öğrendik

Tuncer Bulutay’ın ardından: İktisattan çok insanlık, dürüstlük öğrendik

Tuncer Bulutay, 12 Eylül 1980 askerî darbesinin ardından sıkıyönetim komutanlığının emriyle üniversiteden ihraç edilen ilk akademisyendi. 88 yaşında vefat eden Bulutay’ın öğrencileri, hocalarını Gazete Duvar’a anlattı. Bulutay, öğrencisi Yılmaz Akyüz’le bir sohbetlerinde o günlerin 1402’likleri ile bu günlerin OHAL kararnameleriyle üniversiteden uzaklaştırılanları karşılaştırmış ve şöyle demiş: “Ya bizi attılar ama bize terörist demediler. Pasaportumuzu elimizden almadılar, emekliliğimize engel olmadılar. Başka yerde çalışmamızı engellemediler.”

Yılmaz Akyüz: “Kıskançlık duygusu yoktu. Asistanlarının, onu geçmesini isterdi”

Bulutay’ın önce öğrencisi sonra çalışma arkadaşı olan Yılmaz Akyüz ile Bulutay’ın dostluğu 60 yıl öncesine dayanıyor. Bulutay’ın 12 Eylül darbesinin ardından 1402 sayılı kanunla üniversiteden ihraç edilmesinden kısa bir süre sonra kendisinin de aynı kanunla Mülkiye’den ihraç edildiğini aktaran Akyüz, İsviçre’nin Cenevre şehrinde yaşaması ve koronavirüs nedeniyle arkadaşının cenazesine katılamayacağını söyledi.

Prof. Tuncer Bulutay ve Prof. Yılmaz Akyüz, Mülkiyeliler Birliği’nin Çarşamba Söyleşileri’nde.

12 Eylül askeri darbesinin ardından gittiği İsviçre’den her yaz Türkiye’ye döndüğünde Bulutay’la görüştüğünü, arkadaşlıklarının kilometrelere rağmen devam ettiğini söyleyen Akyüz, “Tuncer’in kaybı sadece bizim için, Mülkiye için değil Türkiye için büyük kayıp” ifadelerini kullandı ve Tuncer Bulutay’ın hocalığını şu ifadelerle anlattı:

“Bir kere Tuncer ciddi bir insandı. İşini iyi yapmayı çok seven disiplinli birisiydi. Yumuşak denecek bir hoca değildi. Mesai arkadaşı olduğunuzda özelliklerini o zaman tanıyorsunuz. Özgürlükçü bir insandı. Düşüncelerini, inandıklarını açıklamaktan hiç korkmazdı, cesurdu. Birlikte çalıştığı insanların önünü açardı, desteklerdi. Kıskançlık duygusu yoktu. Asistanlarının, onu geçmesini isterdi. Türkiye’de 60’larda kürsü hocaları asistanları kalıba sokmaya çalışır, ‘onu yap, bunu yap’ derdi. Tuncer’in öyle bir şeyi yoktu. Tek amacı, ne yaparsak yapalım doğru ve iyi yapmamızdı. Önümüzü açtı. Bu açıdan Tuncer’e çok şey borçluyum. İktisattan çok insanlık, dürüstlük öğrendik. “

Tuncer Bulutay’ın “iyi bir arkadaş” olduğunu da söyleyen Akyüz, “ODTÜ’de birlikte futbol oynardık. Birlikte defalarca tatil yaptık. Yürümeyi, futbolu ve müziği çok severdi. Zaman zaman efkarlanınca şarkı söylerdi. Onunla vakit geçirmek çok keyifliydi. Benim çok yakınımdı. Hoca ötesinde bize dostluk kattı” dedi.

Tuncer Bulutay’la yüzlerce anısının olduğunu belirten Akyüz, 12 Eylül sonrasında ihracının ardından Bulutay’ın evinde yaptıkları bir sohbete dair şunları söyledi:

“12 Eylül’de atıldığı zaman onun evinde toplandık. Bizim üniversiteden ayrılmamızı istemedi. Biz, ‘Yapamayız, biz ekibiz’ dedik. Sonrasında, ‘İsterseniz uluslararası bir kuruluşta benim bir arkadaşım var önemli bir mevkide, Dünya Bankası’nda. İsterseniz oraya gidin’ dedi. Biz istemedik. Yanılmıyorsam o da istemediğimize mutlu oldu.”

“Bizi attılar ama bize terörist demediler”

12 Eylül askeri darbesinin ardından Bulutay’ın ihracına benzer süreci OHAL kararnameleriyle yakın dönemde binlerce akademisyen de yaşadı. Bulutay’la iki dönemin benzerlikleri ve farklılıkları arasına sohbet ettiklerini ifade eden Akyüz sözlerini şöyle sürdürdü:

“Birkaç kere geçmişle bugün üzerine konuştuk. Bizim tasfiyeler çok ciddiydi. Bizim Mülkiye’deki Ekonometri kürsümüz dağılma noktasına geldi. İkimizi tasfiye ettiler ve kalan iki arkadaşımız da istifa etmişti. O da ben de şöyle düşünüyorduk: Bugünkü durum çok daha ciddi. Hatta bir kere konuşmamızda şöyle bir cümle geçti: ‘Ya bizi attılar ama bize terörist demediler. Pasaportumuzu elimizden almadılar, emekliliğimize engel olmadılar. Başka yerde çalışmamızı engellemediler.’ Bugün işin daha ciddi olduğunu görüyorduk.”

Prof. Dr. Oktar Türel: “Yazdığım ve söylediğim her şeyde onun kazandırdığı yapıtaşları var”

Tuncer Bulutay’ın doktora tez öğrencilerinden biri olan Prof. Dr. Oktar Türel de hocasını anlattı. Bulutay’ın vefatının Türkiye bilim hayatı ve sosyal bilimciler topluluğu için onulmaz bir kayıp olduğunu belirten Türel, Gazete Duvar için kaleme aldığı mesajında şu ifadelere yer verdi:

Öncülük etti: “Bulutay’ın toplumumuza katkıları, pek çok iktisatçının eğitimine harcadığı emekle sınırlı kalmamıştır. Bulutay, 1960’lı yıllardaki öncü çalışmalarıyla Türkiye’de nicel iktisat araştırmalarına önemli katkı ve yenilikler getirmiş, 1960’lı ve 1970’li yıllarda ülkemizdeki gelir bölüşümü incelemelerine ve ulusal gelir tarihsel serilerinin üretimine öncülük etmiştir. 1980’li yıllar ve sonrasında işgücü piyasaları ve istihdam konusundaki kuramsal çalışmalarda ve sağlıklı istatistik veri üretiminde yol gösterici olmuştur.”

Unutamayacağımız dersler verdi: “1980 sonrasında akla ziyan gerekçelerle yıllarca emek verdiği AÜ SBF’den koparılması, Bulutay’ı ne meslek camiasından ne de iktisat araştırmalarından uzaklaştırmıştır. Tersine, bilimsel üretimini ve bilim çevreleriyle işbirliğini sürdürmüş; hepimizi daha çok öğrenmeye, daha çok çalışmaya özendirmiştir. Doğru bildiğini sakınmadan söyleyen, yanlışları hatır-gönül tanımadan açıkça ortaya koyan kimliği ile hepimize unutamayacağımız dersler vermiştir.

Minnet borcum var: Benim kişisel olarak ona Türkiye’deki pek çok iktisatçıdan daha fazla minnet borcum var: 1968-70’de AÜ SBF’de izlediğim iktisat doktora programındaki derslerden birinin hocası ve 1976’da tamamladığım doktora tezimin danışmanı olarak ondan ve onun yönlendirmesiyle okuduklarımdan ne çok şey öğrendiğimi saygıyla anımsıyorum; 1970’li yıllardan bugüne yazdığım ve söylediğim her şeyde onun kazandırdığı yapıtaşları var. Sana çok teşekkür ediyorum sevgili öğretmenim, huzur içinde uyu.

- Advertisment -