Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIAllah’ın gazabı kulun silahı olabilir mi?

Allah’ın gazabı kulun silahı olabilir mi?

Allah’ın gazabı da, rahmeti de, hiçbir kulun kendinden emin biçimde karar verebileceği bir alan değil. Ve “gazap” gibi, Allah ile birlikte düşünüldüğünde oldukça ürkütücü olan bir konuyu, bir silah olarak kullar arası ilişkilerde kullanmak görünürde her ne kadar “öylesine” bir durummuş gibi anlaşılsa da, aslında kulun kendisini bir anlamda, farkında olsun ya da olmasın, Allah’ın yerine koymasıdır. Kul mertebesi için bundan büyük hadsizlik de maalesef azdır.

12 Aralık 2023 Salı günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM), Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez, yaptığı konuşma sırasında AK Parti’nin İsrail politikalarını eleştirdi. Bitmez, iktidarı söylemde başka, eylemde başka olmakla suçladı ve Türkiye’den İsrail’e gittiğini söylediği gemileri eleştirdi, konuyu Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve hatta Irak’ın işgal edilmesi sürecinde yaşanan gelişmelere kadar götürdü. Elbette bu yaptığı konuşmalar, sık sık AK Parti sıralarından gelen tepkilerle eleştirildi. Meclis’in genel hali için, bu durum ideal olmasa da olağan bir durum. Ancak mesele bununla bitmedi, maalesef Bitmez konuşmasının sonunda fenalaştı ve bir süre sonra da vefat etti. Kendisine rahmet, sevenlerine sabrı cemil nasip olsun.

Üzücü olan sadece Bitmez’in hayatını kaybetmesi değildi, maalesef fenalık geçirdiği sırada kendisine yönelik olarak AK Parti sıralarından yükselen şu sözlerdi: “Allah’ın gazabı böyle olur işte!”

Bitmez’in Meclis’te yaptığı son konuşma ve kendisine gelen eleştirilerin tam metni TBMM tutanaklarına şu şekilde geçti:

“ÖZLEM ZENGİN- Yazıklar olsun sana!

HASAN BİTMEZ- “…Hâlbuki biz sussak tarih susmayacak…”

ÇİĞDEM KONCAGÜL- Tarih sizi unutmayacak!

ÖZLEM ZENGİN- Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun! Yazıklar olsun!


HASAN BİTMEZ- Tarih sussa hakikat susmayacak/Onlar sanıyorlar ki bizden kurtulsalar mesele kalmayacak/Hâlbuki bizden kurtulsanız vicdan azabından kurtulamayacaksınız…”

ÖZLEM ZENGİN- Yazıklar olsun sana! Asıl size lazım vicdan azabı!

HASAN BİTMEZ- “…Vicdan azabından kurtulsanız tarihin azabından kurtulamayacaksınız/Tarihin azabından kurtulsanız Allah’ın gazabından kurtulamayacaksınız.”

(AK PARTİ sıralarından “Cehennem azabından kurtulamayacaksınız!” sesi)

HASAN BİTMEZ- Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP, HEDEP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler) (Hatibin kürsüde bayılıp yere düşmesi)


(AK PARTİ sıralarından “Allah’ın gazabı böyle olur işte! Allah’ın gazabı böyle!” sesi)

( https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak?Id=51fbb59e-703e-4d0e-81dc-018c5d4fdf0c )

Rahmetli Bitmez’in konuşması sonrası fenalaşacağını, hayatını kaybedeceğini elbette kimse bilemezdi. Ancak burada üzücü bir durum var; yere düşen bir vekile, çalışma arkadaşına yönelik, “Allah’ın gazabı böyle olur!” şeklinde aşırı öfke içeren bir tepkiyle karşılık vermek.

Elbette bir de içerik var, Bitmez’in konuşmasının başında ele aldığı BOP, Irak işgali sürecinde AK Parti’nin aldığı tavır, yıllar öncesinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile yapılan görüşmeler, tartışmalı konular. Ancak konuşmanın sonundaki İsrail ile ticaretin devam ediyor olması, Türkiye’de bir İngiltere kadar yoğun katılımlı eylemlerin yapılmıyor olması, sözle İsrail’in eleştirilmesine rağmen eylemde aynı tutumun sergilenmemesi gibi eleştirilerin haklılık payı var. Zaten Bitmez de buna eleştiri getiriyor. Çünkü…

Çünkü ülkede Gazze konusunda yönetmen, kahve dükkânı çalışanı, şarkıcılar, oyuncular “Sen İsrail’i eleştirmedin, Gazze için ağzını açmadın” diye linç ediliyor, toplumdaki birikmiş öfke bir yere yöneltilip rahatlanıyor ancak benzer tutum İsrail ile ilişkilerde sergilenmiyor. Bir vekilin bu tutumu eleştirmesi mi normal yoksa eleştirmemesi mi?

İkinci içerik problem de “Allah’ın gazabı” ifadesi kısmında saklı.

Allah’ın gazabı da, rahmeti de, hiçbir kulun kendinden emin biçimde karar verebileceği bir alan değil. Ve “gazap” gibi, Allah ile birlikte düşünüldüğünde oldukça ürkütücü olan bir konuyu, bir silah olarak kullar arası ilişkilerde kullanmak görünürde her ne kadar “öylesine” bir durummuş gibi anlaşılsa da, aslında kulun kendisini bir anlamda, farkında olsun ya da olmasın, Allah’ın yerine koymasıdır. Kul mertebesi için bundan büyük hadsizlik de maalesef azdır.

İsrail ile devam eden ticarete dönülecek olursa; bir yandan boykot yapmayan insanlara bile çok ciddi anlamda tepki verecek kadar Gazze hassasiyeti olan kitlelerin, İsrail ile bozulan ilişkilerin getirdiği yaptırıma karşı aynı direnci göstereceği şüpheli. Dolayısıyla haklı bulunmasa da, iktidarın bu tutumu anlaşılabilir. Sorun burada değil. Sorun, 20 yaşındaki çocukları gazlı içecek içtiler diye İsrail uşağı ilan ettikten sonra devletler arası büyük ilişkilerin devamlılığına dair tek söz etmeyen, ettiğinizde de sizi duymak istemeyen, sesinizi kısmaya, sözünüzü kesmeye çalışan kesimler.

Şimdi, şu gücünün yettiğine tepki veren, gücünün yetmediğine eyvallah diyen tavrın karşısında tutup da “Allah’ın gazabı sizi bulacak” diyebilir miyiz? Elbette hayır. Çünkü o Allah’ın alanı, bizim haddimiz değil. En fazla, “Allah’ın gazabından, Allah’ın rahmetine sığınırız” bunu da hem kendimiz hem de tüm yaratılanlar için dileyebiliriz. Ancak ortada Gazze konusunda bir tutarsızlık varsa, müsaade edin de birileri de Allah’ın gazabından korktukları için bunu dile getirsinler ve onları dinlemeseniz bile Allah’ın alanına girerek, Allah’ın gazabı ile susturmaya çalışmayın olur mu? Çünkü hiçbirimiz son sözlerimizin ne olacağını da, son sözümüzün muhataplarına söyleyeceğimiz şeylerin ne olacağını da bilemeyecek kadar aciz kullarız, başka bir şey değil!

- Advertisment -