Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIBir davadan iki cinayet çıktı

Bir davadan iki cinayet çıktı

Nesimi Yalçınoğlu, Mersin Barosuna kayıtlı serbest avukat olarak çalışıyordu. 2017 yılında kimsenin aklına gelmeyecek bir şey yaşandı. Nesimi bir sabah gözaltına alındı sonra tutuklandı. İddia ByLock kullanımı idi. Masumiyet karinesinden ve etik değerlerden yoksun basın “Alevi - Bektaşi, Gezici avukat FETÖ cü çıktı” diye yazdı. Evet Nesimi, Alevi idi. Bilirkişi raporlarına rağmen 4,5 ay hapiste kaldı. Sonra tahliye edilip Mersin 9. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuksuz yargılandı. Nihayet beraat etti. Sizce mağduriyet bitti mi? Nesimi’nin cezaevine girmesine dayanamayan annesi Ekim 2017’de vefat etti. Nesimi de doktorların Multiple Myelom Amiliodiz dedikleri hastalığa duçar oldu. Neredeyse tüm doktorlar yüz binde bir gibi çok nadir görülen, kısaca vücudun proteinleri reddetmesi şeklinde açıklanan hastalık aynı gerekçeyi dile getirdi: “Üzüntü”. Nesimi beraat etmiş de olsa yaşananların üzüntüsüne dayanamadı. 22 mayıs 2023’te vefat etti. Nesimi ve annesi doğal yollarla mı öldüler? Ölümleri yargı cinayetleri değil miydi?

1931 doğumlu Aşık Kul Nesimi (Nesimi Çimen), 1967 yılında Tunceli’de sergilenen bir Pir Sultan Abdal oyununda deyişler söylemiş, olaylar çıkınca gözaltına alınmış, bıyığının yarısı tek tek yolunmuş bir vaziyette serbest bırakılmıştı

(http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=36176&tarih=29/04/2002 ).

Sonrasında ailesiyle birlikte İstanbul, Zeytinburnu’nda bir gecekonduya yerleşti. Evinde konaklayanlar arasında Yaşar Kemal, Atıf Yılmaz, İlhan Selçuk, Behice Boran, Mehmet Ali Aybar, Harun Karadeniz, Yılmaz Güney, Mahzuni Şerif, Aşık İhsani, Emekçi ve Ali Özgentürk gibi isimler vardı (https://tr.wikipedia.org/wiki/Nesimi_%C3%87imen )

“Canım erenlere kurban
Serim meydanda meydanda
İkrarım ezelden kadim
Canım meydanda meydanda” demişti Aşık Kul Nesimi.

2 Temmuz 1993 günü Sivas Katliamında Madımak Oteli’nde yakılarak katledilen 35 kişinin içinde Aşık Kul Nesimi de vardı. Allah Sivas Katliamında öldürülenlerin her birine rahmet eylesin ve bir daha kimseye böyle bir acı yaşatmasın.

Bu yazımın konusu Aşık Kul Nesimi değil.

Tanımış olmaktan onur duyduğum, bağrı yanarak öl(dürül)en arkadaşım Avukat Nesimi Yalçınoğlu ve bağrı yakılan onbinler…

Nesimi Yalçınoğlu Mersin Barosuna kayıtlı serbest avukat olarak çalışıyordu. Ülkemizin en iyi hukukçularından biri idi diyebilirim rahatlıkla. İki bin civarında bilirkişi raporu yazmıştı. Mersin’de neredeyse tüm büyük firmaların, serbest bölgenin, ticaret odasının avukatı idi. Avukatlarla birlikte hâkim meslektaşlarımız da dosyalarıyla ilgili danışırdı Nesimi’ye.

2017 yılında kimsenin aklına gelmeyecek bir şey yaşandı. Nesimi bir sabah gözaltına alındı sonra tutuklandı. İddia ByLock kullanımı idi. Üstelik “user id” (kullanıcı no) ve dolayısıyla “Tespit ve Değerlendirme Tutanağı” da vardı dosyada. İddiaya konu telefon avukatlık bürosunun irtibat telefonu olarak kullanılan hattı. Çok kişi hattı kullanabiliyor, büroya gelen müvekkiller veya danışanlar da internet hattından faydalanabiliyordu. Peki iletişim içeriği var mıydı? Dosyadan ekran resmi ile göstereyim de herkes görsün.

Yazışma/Mail Durumu karşısında “Pasif/Pasif” yazıyor olması iddiaya konu kullanıcı no ile herhangi bir yazışma ya da mail işlemi yapılmadığının, bu özelliklerin pasif olduğunun göstergesidir. Zaten iddia edilen tutanakta da görüldüğü gibi her şey “0”, yazıyla sıfır. Hiçbir iletişim içeriği olmadığını zaten tutanak söylüyor. İletişim içeriği yoksa yargılanan nedir peki?

Bir parantez açalım. Anayasa Mahkemesinin Esra Saraç Arslan (Başvuru Numarası: 2019/10514) başvurunda verdiği karardan bazı alıntılar yapalım. Ne diyor Anayasa Mahkemesi ByLock yargılamaları hakkında, karardaki paragraf numaralarıyla birlikte görelim.

49. … Yargıtay kararları gözönünde bulundurularak Yargıtayın ve derece mahkemelerinin ByLock’a yönelik yaklaşımının kategorik olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (Ferhat Kara, § 159). Benzer şekilde yukarıda bir kısmına yer verilen ve adil yargılanma hakkının muhtelif güvencelerinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılan bireysel başvurulara ilişkin karar içerikleri Anayasa Mahkemesinin ByLock’a yönelik yaklaşımının da kategorik olmadığını göstermektedir.

51. … Öte yandan bu değerlendirmelerin tek bir verinin hükme esas alınması yoluyla değil farklı kaynaklardan elde edilen bilgi, belge, kayıt ve verilerin birbirleriyle karşılaştırılarak teyit edilmesine dayandığı, suç isnadı altındaki kimselerin de ByLock kullanıcısı olduklarını gösterir delillerin gerçekliğine ve sıhhatine itiraz etme, bunlara yönelik her türlü iddia ve taleplerini dile getirme imkânına soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin her aşamasında sahip oldukları belirtilmiştir. Nitekim anılan kararda, bu iddiaların yeterince incelenmediği durumlarda da mahkûmiyet hükümlerinin bozulduğuna ilişkin kanun yolu denetimi yapan mercilerin kararlarına atıfta bulunulmuştur (Ferhat Kara, § 159).

54. … Nitekim adli makamların tespitlerine göre sırf ByLock’u cihazına indirdiği gerekçesiyle kimse hakkında soruşturma başlatılmamıştır. Buna rağmen aksinin iddia edilmesi hâlinde soruşturma ve yargı organlarınca bu hususun araştırıldığı görülmektedir (Ferhat Kara, § 158). Yargıtay uygulamasına göre de ByLock’a ilişkin olarak farklı kaynaklardan temin edilen veriler ile tespiti amaçlanan husus ByLock programının sanığa ait cihaza indirilip indirilmediği değil programın bizzat sanık tarafından örgütsel amaçla kullanılıp kullanılmadığıdır (bkz. §§ 25,28)”

Nesimi’nin dosyası binlerce örnekten yalnızca biri. Hiçbir iletişim içeriği olmadan hangi örgütsel amaç kovuşturma konusu yapılıyor? Kayıtlar birbiriyle tutarsız olmasına rağmen hangi kullanımdan ve hangi kesinlikten bahsedilebilirdi? Hani ByLock yargılamaları kategorik değildi? Anayasa Mahkememiz ülkemizin yargılama pratiklerinden bihaber midir?

Nesimi cezaevinde 4,5 ay kaldı. Neler mi oldu bu 4,5 ayda?

Tutuklanınca korkunç bir linç uygulandı? Tutuklanmasının ilk haftasında 200’e yakın azilname geldi. Müvekkiller “FETÖcü” avukatla çalışmak istemiyordu. Avukatlığın yazgısıdır bu durum. Vefa beklemek neredeyse hiçbir meslektaşımın aklına gelmez bu yazgı nedeniyle. Azilname gönderen müvekkiller dosyalarını istediler ama büroya gitmeye dahi korktular ve Nesimi’nin ağabeyi elden aldılar dosyaları. Çocukları okulda tehdit edildi ve öldürme tehditli mesajlar nedeniyle okula ara vermek zorunda kaldılar. Masumiyet karinesinden ve etik değerlerden yoksun basın “Alevi – Bektaşi, Gezici avukat FETÖ cü çıktı” diye yazdı. Evet Nesimi Alevi idi.

Meslek üstadım Adli Bilişim Uzmanı T. Koray Peksayar ByLock iddiasına dayanak kayıtları inceleyerek uzman görüşü hazırladı. Ben de kayıtları inceleyerek ayrı bir uzman görüşü hazırladım ve duruşmasına da katıldım.  2 uzman özetle dedik ki, iddiaya dayanak kayıtlar ByLock kullanımını göstermez; en başta kayıtların değişmezliğinden kimse emin olamaz, kayıtlar kendi içlerinde ve birbirleriyle tutarlı değiller; zaten herhangi bir içerik olmadığı kayıtlarda belirtiliyor. Tüm bunlara rağmen 4,5 ay sonra tahliye edilip kalan süreçte Mersin 9. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuksuz yargılanan Nesimi beraat etti. Beraati kesinleşti. Sizce mağduriyet bitti mi?

Ağabeyi, meslek üstadımız, benim de abi diye hitap ettiğim İstanbul Barosuna kayıtlı Av. Haydar Yalçınoğlu’nun birçok meslektaşımızda, İstanbul Barosunda ve bende çok hakkı vardır. Yazdığı 4 kitaptan edebiyat ödülleri alan vardır ve danışan hiçbir meslektaşını geri çevirmez. Haydar abi ilk günden itibaren yalnız bırakmadı Nesimi kardeşini.

Nesimi cezaevinde ziyaret eden abisine “artık yaşayamam” demişti. Nesimi’nin cezaevine girmesine dayanamayan annesi Fatma teyzemiz Nesimi’den çok önce, Ekim 2017’de vefat etti. Fatma teyzemiz oğlunun beraatını göremeden yüreği yanarak, yüreğimizi yakarak hayata veda etmişken Nesimi de dayanamadı. Doktorların ismini yanlış yazabileceğim Multple Myelom Amiliodiz dedikleri hastalığa duçar oldu. Neredeyse tüm doktorlar yüz binde bir gibi çok nadir görülen, kısaca vücudun proteinleri reddetmesi şeklinde açıklanan hastalık aynı gerekçeyi dile getirdi: “üzüntü”.  Nesimi beraat etmiş de olsa yaşananların üzüntüsüne dayanamadı. Haydar abi doktorların tavsiyesiyle dozu 2500 dolar olan “Daramaturabab” isimli bir ilaç getirtti Amerika’dan. ABD’de Temmuz 2023’te bu hastalık için “CEAL 101” denilen ilaç çıkacak dediler ama Nesimi 22 mayıs 2023’te vefat etti. İki çocuğu yetim kaldı. Geriye ne mi kaldı? Namuslu, çalışkan, emekçi insanların çoğunda olduğu gibi sadece emekli maaşı kaldı.

Aşık Kul Nesimi bir deyişinde:

Bir yara dışardan olsa
Halk ona bir merhem çalar
Benim yaram içerdendir
Çare bilmem ne edeyim

İki hekim geldi üstüme
Biri dilli birisi lal
Dilliye cevap veremedim
Bilmem ki lala ne deyim

Nesimi’ye dediler ki
Derdine bir derman ara
Bize derman Hakk’tan ola
Çare bilmem ne edeyim

Sizce Nesimi’nin yarası nedendi, kimdendi? Yaraların ilacı ABD’den mi beklenmeliydi? Hukuksuzluk yarasının ilacı yine yargımızda içimizde değil mi? Yara içeriden olduğu için mi koca bir halk sessizce izliyor, bir merhem çalma derdine düşmüyor?

Vefasız arkadaşı ben geçtiğimiz haftasonu Koray Peksayar üstadımın telefonuyla öğrendim Nesimi’nin vefatını. Haydar abiyi aradım, taziye diledim ve bu yazıyı da birlikte kaleme aldık.

Aşık Kul Nesimi, rahmetli arkadaşım, Av. Nesimi Yalçınoğlu için mi yazdı aşağıdaki dizeleri, yoksa dönüşümlü de olsa hemen her dönem bağrı yanarak ölen insanlarımız için mi, bilmiyorum.

“Bülbül yuvan yıkıldı mı
Yavrun yere döküldü mü
Ölüm sana dokundu mu
Gelsin bir hoşça yanalım

Nesimî döğünsün taşlar
Akıtalım gözden yaşlar
Hak tariktir hey kardaşlar
Gelsin bir hoşça yanalım”

Dile getirmesi acı, cevabı acı, içinde yaşaması daha sorular soralım mı? Nesimi ve annesi Fatma teyzemiz doğal yollarla mı öldüler? Ölümleri yargı cinayetleri değil miydi? Haksız bir davadan iki cinayet çıkmadı mı? Madımak Otelinde diri diri yakılanlar da hukuksuzluk girdabında bağırları yanarak hayata veda edenler de hukuksuzca katledilmiş değiller mi?

“Toplumsal hayat temelde politiktir” der Althusser. Bu ölümler bizce cinayettir ve sorumlusu, adaletin üstünde inanılmaz baskı ortamını yaratanlardır.

Öyle anlıyoruz ki, adalet ve özgürlük ekmekten, sudan, havadan daha önemlidir. Çünkü Nesimi’nin onurlu yaşamının da gösterdiği gibi, adalet yoksa sizin canınıza kasteden kanlı hançer yargıcın cübbesi altında olabilir. Ey kürsüdeki meslektaşlarım, Nesimilerin veballeri kimlerin omzundadır?

Adalet olmadan hürriyet olmaz.

Hürriyet olmadıkça insanca yaşanamaz.

- Advertisment -