Amerikan senatosu 6 Ocak 2021’de Trump taraftarları tarafından basıldığında polisin, askerin ve Ulusal Muhafızlar’ın yetersiz ve çok geç tepki göstermesi o günden beri tartışmalara ve araştırmalara yol açıyor.
6 Ocak olaylarını inceleyen meclis komitesinin 800 sayfalık nihaî raporu geçtiğimiz günlerde bölüm bölüm yayınlandı. Raporun en önemli yanı, Trump hakkında Adalet Bakanlığı’na dört konuda suç duyurusunda bulunması.
Benim özellikle ilgimi çeken şeylerden biri de, o dönemde Washington D.C. Ulusal Muhafızlar’ının komutanı olan William J. Walker’ın meclis komitesine söyledikleri. Muhafızlar’ın 6 Ocak günü meclis binasında olup bitenlere üç saat 19 dakika boyunca tepki göstermemesiyle ilgili olarak konuşan Walker, “Capitol binasını basan kalabalık Afrikalı-Amerikanlardan oluşsaydı güvenlik güçlerinin tepkisi çarpıcı ölçüde farklı olurdu” demiş. Kalabalığın hemen hemen bütünü beyaz değil de siyah olsaydı, binayı basanlardan pek çoğunun öldürülmüş olacağını eklemiş.
Walker siyah. Ama ifade ettiği gerçeği görmek için siyah olmak gerekmiyor. Olaylardan yedi ay önce polisin George Floyd adlı siyah bir delikanlıyı katletmesinin ardından sokaklara dökülen siyah kalabalıklara güvenlik güçlerinin vahşi saldırısı ile 6 Ocak günü aynı güçlerin sergilediği pasif seyircilik arasındaki fark gözden kaçacak gibi değil.
Walker’ın söylediklerini okuduktan sonra doğrusu mutlu oldum. “İyi ki,” diye düşündüm, “Amerika’da yaşamıyorum. Irkçılığın bu kadar yaygın ve kurumsal olduğu bir ülkede yaşamayı kim ister?”
Ne mutlu bize! Cennet vatanımızda ne ırkçılık var, ne ayrımcılık, ne yabancı düşmanlığı!
Yani biraz var da, siyahlara karşı yok. Yani o da biraz var bazen, ama çok fazla değil. O kadarı da olacak! Yani Suriyeli, Afgan, Ermeni, Yahudi, Kürt filan olmayınca, bizde ırkçılık yok. Herkes makbul, herkes eşit, yeter ki Türk olsun!
“Yılın en antisemit vakası”!
Avlaremoz adlı bir internet sitesi var. Biraz aykırı, Yahudi cemaatinin resmî sessizliği karşısında ses çıkarmaya çalışan, her zaman değilse de çok zaman ilginç ve cesur olan bir site.
Birkaç yıldır Avlaremoz aralık ayında bir anket düzenliyor: “Yılın en antisemit vakası”! Sekiz on tane vaka sunuluyor ve sitenin okuyucuları en “sevdikleri”, en “güzel” vakayı seçiyor.
Ben de en beğendiğim birkaç vakayı aktarıp gideyim, akşama geyik gibi sarhoş olmayı planlayan okuyucularımı fazla sıkmayayım.
Yıllardan 2017’de gerçekleşen şu vakada bakalım ırkçılığı saptayabilecek misiniz:
“FETÖ soruşturmalarına yönelik eleştirilere yanıt vermek amacıyla Çankırı’da bilgilendirme toplantısı yapıldı. Çankırı Cumhuriyet Başsavcısı Hüsnü Aldemir toplantıda, birim amirleri ve muhtarlara açıklamalarda bulundu. Soruşturmaların halkta farklı algılara yol açtığını ve bu durumdan muzdarip olduklarını ifade eden Aldemir, ‘Bazı basın yayın organlarında veya sosyal medyada bizlerin FETÖ mensuplarına karşı yumuşak davrandığımız, bu örgütten olmayanlara ise soruşturma açtığımız sık sık dile getiriliyor. Bu yanlış algıdan kaynaklanıyor. Bu yapı 40 yıldır aktif olan bir yapı. Bunu çözmek kolay bir iş değil’ dedi ve ekledi: ‘Bu yapının bizim gördüğümüz bir tarafı var. Şimdi ise görmediğimiz taraflarını ortaya çıkarıyoruz. Bunların okulları, dershaneleri, okuma salonları vardı. Bu kurumlar aracılığıyla çocuklarımıza nüfuz ediyorlardı. Bu, bizim gördüğümüz tarafı. Ancak görmediğimiz bir taraf vardı, biz bunu ortaya çıkarma gayretindeyiz. Bu yapı çok girift ve tam bir Yahudi örgütlenmesi şeklinde, her şeyleri planlı projeli, biz o yüzden yaptığımız soruşturmalarda ince eleyip sık dokuyoruz.’”
Geçen seneki vakalar arasında ben kısacık bir tweet’i sevdim en çok. Boğaziçi Üniversitesi’nde eylem yapan öğretim üyelerine hitaben “Hepiniz şerefsizsiniz. Hainsiniz. Yahudisiniz. Allah belanızı versin inşALLAH” yazan Cemil Kandemir adlı sağlık memurunun karanlık ve korkulu dünyası yeni yılda da devam eder umarım.
Aranızda Uber taksi kullanan var mı? Taksiciler Esnaf Odası’nın Uber’e açtığı dava için 2018’de Çağlayan Adliyesi önünde Oda Başkanı Eyüp Aksu bir basın açıklaması yapmış. Sorunun devlet tarafından çözüleceğine inandığını belirtmiş, “Sabrımız taşarsa, sonuç ne olursa olsun her türlü mücadeleyi veririz, namus ne kadar önemliyse ekmeğimiz de o kadar önemlidir” demiş ve öldürücü darbeyi vurmuş: Uber’in arkasında “global hırsız Yahudi lobisi” olduğunu ifşa etmiş.
O zamanlar Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olan (şimdi ne halt ettiğini bilmediğim) Şeref Malkoç 2016’da İstanbul Esenler Belediyesi tarafından düzenlenen Necmettin Erbakan anma programına katılmış. Konuşmasında şöyle demiş: “Bizim arkadaşlarımızın önemli bir kısmı çocuklarını imam hatipten alıp değişik yerlere veriyorlar. Özellikle de bir kısmı Paralel Yapı’nın okullarına gönderiyordu. Yanına gelenlere Hoca nasihat ederdi. Derdi ki, ‘Göndermeyin, göndermeyin, Yahudi’ye asker yetiştirirsiniz, göndermeyin.’”
Ve nihayet, üç yıl önce Dost Beykoz sitesinde (ve galiba Yeni Akit gazetesinde) yayınlanan bir “haber” bence kolay kolay aşılamayacak güzellikte:
“Bugün Selanik Yahudileri ve Masonların bir kısmı Göksu Evleri’nde yaşıyor. Köpekleri Müslümanların üstüne saldırtıyorlar. ‘Bir şey yapmaz, bir şey yapmaz, sen merak etme, köpeğin teyzesi veya dayısı’ deyip bir de aşağılıyorlar. İçlerinden de gayet sevinerek ‘Müslüman’ı ısır, ısır’ diye saldırtıyorlar.”
Yeni yılınız kutlu olsun. Uber’e ve köpeklere dikkat edin.