Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIDevrimci olmak için cesur mu olmak gerekir?

Devrimci olmak için cesur mu olmak gerekir?

Onlar bizim kuşağın, en gözü pek, en düzene başkaldıran, zeki çocuklarıydılar. Cesurdular. Cesaret bir meziyetse onlarda bu meziyet fazlasıyla vardı. İhtilalciliğin yükselişe geçtiği yerde cesaretli insan sayısı artar. Hatta kimi zaman en beklenmedik isimler, en gözü kara eylemlerin başını çekebilirler. Tabii böyle dönemlerde mantığın, aklıselimin de büyük ölçüde yitirildiğini biliyoruz.

Yeri midir, değil midir, pek kestiremiyorum. Devrim ve siyasette cesaret meselesini tartışmak istiyorum. Devrim, geçmiş örneklere bakarsak, zorla, silahla yapılır. Fransız Devrimi yakın tarihin en köklü devrimidir. Kralın, kraliçenin idam edildiği, sonra ihtilalcilerin birbirini yediği kanlı bir devrimden söz ediyoruz. 1960’lı yıllarda ülkemizde de ihtilal yapacaklarına inanan devrimci gruplar vardı. Bunun için her türlü özveriyi yerine getirmeye de hazırdılar.

Nitekim, sonunda dağlarda ve şehirlerde devletin güvenlik güçleriyle çatıştılar. Ağır can kayıpları oldu. Devrim hedefine ulaşmak bir yana devrimin hiçbir aşamasına gelinemeden yaşamlarını yitirdiler. Onlar bizim kuşağın, en gözü pek, en düzene başkaldıran, zeki çocuklarıydılar. Cesurdular. Cesaret bir meziyetse onlarda bu meziyet fazlasıyla vardı. İhtilalciliğin yükselişe geçtiği yerde cesaretli insan sayısı artar. Hatta kimi zaman en beklenmedik isimler, en gözü kara eylemlerin başını çekebilirler. Tabii böyle dönemlerde mantığın, aklıselimin de büyük ölçüde yitirildiğini biliyoruz.

Devletin eğitip içimize yerleştirdiği bazı ajanların en kritik zamanda en öne atılanlar arasında olduklarını da gördük. Çatışmaları kışkırttıklarına tanık olduk. Bazı aşırı cesur ve atak kişiler en kritik anda grubu kırdıracak çatışmalara girebiliyorlardı. 68 döneminden çıkardığımız önemli derslerden birisi de buydu. Geri çekilmek gerekirken, öne atılanlar topluluğu da kör bir çatışmanın içine sürükleyebiliyordu.

Cesareti öne çıkaran bir değerler sistemi geliştirmek yerine aklı ön plana almayı tercih edenlerden olduğumu düşünürüm. Şöyle bir atasözü hatırlıyorum. “Yüz bıçak darbesiyle ölümü göze alan, hükümdarı atından indirir.” Ama bazen asıl büyük cesaret geriye çekilmek gerektiğinde her türlü hakareti, küçümsenmeyi göze alıp geriye çekilebilmektedir. Tabii şimdi çok değişik koşullardayız. Gerilim ve çatışma günümüzde daha çok sosyal medya üzerinden yürüyor.

Bazen öyle anlar geliyor ki, insanlar yaşadıklarına, yapılanlara dayanamıyor, seslerini sosyal medyadan yükseltmek istiyorlar. Ardından sorgu sual başlayınca da bir anaforun içine yuvarlanıyorlar. İnsani ve genellikle masum tepkiler gösteriyorlar. Devletin baskısını üzerlerinde hissetmeleri toplumsal psikolojiyi olumsuz etkiliyor. Sosyal medya üzerinden hakarete uğradıklarını düşünenlerin, daha farklı çözümler üretmeleri mümkündür.

- Advertisment -